Maturidi Yesevi Otağı İlmi ve Kelami Araştırmalar Derneği’nin düzenlediği kurultay 26-28 Eylül 2014 tarihinde Safranbolu’da gerçekleşti.
Ebu Mansur Muhammed el) Maturidi (852-944), Semerkant’ın Maturidi köyünde doğmuş olmasından dolayı İmam Maturidi olarak anılmıştır. Maturidi, çağdaşlarının sadece nakle veya sadece akla dayalı İslami yorumlarına karşı akıl ile nakil arasında uyumlu bir denge kurarak yeni bir sünni düşünce akımı kurdu. Türk kökenli olması onun İslam’ın yaşanmasında Türk düşünce sistemini ve geleneklerini Kur’anı Kerim’e ters düşmeden Türk coğrafyasında yaşanabilmesine ve yayılabilmesine olanak sağlamıştır.
Türkler ve Türkler üzerinden Müslümanlığı tanıyıp benimseyen milletlerin çoğu fıkıhta Hanefi mezhebine bağlı olmakla birlikte, itikatta imam Maturidi’yi benimsemişlerdir. Ancak zaman içinde bu anlayış terk edilmiş ve İslam aleminde nakle daha çok ağırlık veren Eşarilik ve diğer anlayışlar yerleşmiştir.Bu durum , kendini Maturidi olarak kabul eden birçok kesimde de halen görülmektedir.
12.yüzyılda Sayram’da (Şimdiki adıyla Türkistan) yaşamış olan Hoca Ahmet Yesevi, İslamı Türk’e göre yorumlayan, Türkçe söyleyen bir ulu mutasavvuftur.Ünlü şairimiz Yahya Kemale soracak olursak;’’ Şu Ahmet Yesevi kim, bir araştırın, göreceksiniz, bizim milliyetimizi asıl onda bulacaksınız.’’der. Türkçenin ve Tasavvuf anlayışının temsilcisi olması ; Hakkı Halk içinde araması ; mesleği olmayanın dini yoktur; İslamın 10 tane şartı vardır ve bunlardan birisi de İLİM yapmaktır gibi maddeleri ‘’Yesevilik ’’ adı altında toplaması Ahmet Yesevi’nin Türk toplumu için tarihi,sosyolojik ve dini önemini artırmaktadır.
Eflani’deki Ortakçı Göleti etrafında kurulan kamp alanında başlayan kurultay , büyük otağ ve çevresindeki kurulan çadırların yarattığı Orta Asya-Türkistan ambiyansı eşliğinde tiyatro ve Türk halk oyunlarıyla başladı.
Sonraki gün hava muhalefeti nedeniyle Safranbolu’da gerçekleşen oturumlar Türkiye’den ve Türk Dünyasından gelen birbirinden değerli akademisyen ve devlet adamının katılımıyla gerçekleşti.
Safranbolu’da Prof.Dr Hasan Onat, Prof.Dr.Hanım Halilova gibi birçok önemli isme ev sahipliği yapan kurultay , ayrıca Türk Dünyası’ndan Kazakistan, Türkmeneli, Güney Azerbaycan, Suriye Türkmenleri, Kırım Türkleri ve Ahıska Türklerinden katılan temsilcileri de ağırlamıştır. Maturidi ve Ahmet Yesevi’nin akılcı yaklaşımı çerçevesinde Türkiye ve Türk Dünyası’nın sorunları ve çözüm önerileri tartışılmıştır.
Derneğin Türk milliyetçisi çizgisini ve hiçbir siyasi kurum ve dini oluşumlarla bağlarının olmadığını belirten Maturidi Yesevi Otağı İlmi ve Kelami Araştırmalar Derneği Genel Başkanı Oktay Acar, ‘’ Batı uygarlığı ile aramızda, insan hakları, bilimsel keşifler,çevre duyarlılığı, kendi halklarının rahat ve huzur içinde yaşaması, yüksek gelir seviyesi, fikir özgürlüğü konularında ne yazık ki en az 100 yıllık bir mesafe bulunmaktadır. Sürekli olarak eski fetihlerden bahsedilip ve sürekli atalarının yaptıklarıyla övünen ama 400-500 yıldır, bilim de, sanat’da, mimaride ve de diğer insanlığın ortak alanlarında bu milletin ürettiği bir şey yoktur. Mirasyedi olarak muhteşem bir medeniyetin üzerinde oturup, hala medeniyetin , insani kavramların ne olduğunu idrak edememiş toplum, başka milletlere efendi değil onlara köle olur. Yüzyıllardan beri bilim ve sanat üretemeyen İslam toplumu, bugün sürekli küçümsediği batı medeniyetinin zulmü altında inlemektedir. En temel meselemiz ise Türk milletin aydınlanma sorunudur.’’
Konuşmasında son zamanların önemli sorunlarından İslami terör örgütlerinin varlığına dikkat çeken Acar ‘’ Bugün İslam ülkeleri, IŞİD denilen, El Kaide denilen, kendilerine “Selefi” veya hakiki “Sünni” diyen çöl mahlukatlarının yaptıkları zulüm altında inim inim inlemektedir. Balkanlarda, Orta Asya’da, Kafkaslarda, gençler kendilerine “Selefi” diyen bu çöl maymunlarının beyin yıkama operasyonlarına maruz kalmaktadır.Bu olayın tek çözümü dini akıl süzgecinden geçiren Maturidi fikriyatıdır.Çünkü fikrin silahı fikirdir.’’
Maturidi – Yesevi Otağı’nın kurulma amacı, Özellikle Türk Dünyasında olan sıkıntıların, siyasete karışmadan ve de karıştırılmadan, çözülmesi için gerekli olan önerileri ve çözüm yöntemlerini bulmaktır.
Günümüzde Türk ırkı dünya üzerinde en çok haksızlığa uğrayan, zulüm gören millettir. Çin işgalindeki Doğu Türkistan’da Çin kaynaklarına göre 20, gayri resmi kaynaklara göre ise 35 milyon, İran’da 20 milyon Türk ,Azerbaycan’da işgal altındaki Karabağ bölgesi, Afganistan’ın kuzeyinde , Rusya Kazan Bölgesi, Yunanistan , Bulgaristan ve daha birçok bölgede yaşayan soydaşlarımız asimilasyon altında ve zulüm görmektedir.
Sayın Acar ‘’ Yüce Tanrının bizzat Müslümanlardan istediği dünyadan elini eteği çekmek değil dünyayı cennete çevirmeye çalışmaktır.
Taassubun, tabunun kurbanı olan Türklük; Atatürk’ün dehası ve de doğru din anlayışı sayesinde karanlıktan aydınlığa çıkmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk Diyor ki;
Büyük Dinimiz, çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kafir olmak sayıyorlar ,asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı islam’ın kafirlere esir olmasını istemek değil de nedir ? Her sarıklıyı hoca sanmayın hoca olmak sarık ile değil dimağ (AKIL) ile dir.
Maturidi-Yesevi Otağı olarak bu çizgide çalışmalarımıza devam edeceğiz’’ diyerek konuşmasını sonlandırmıştır.