Abû Mansûr Al-Mâturîdî – Muhammed b. Tavît et-TANCÎ

Abû Mansûr Al-Mâturîdî

Prof. Dr. Muhammed b. Tavît et-TANCÎ

Umumiyetle Abû Mansur al-Mâturîdî’nin adı bahis konusu edil­diği zaman Ehl-i Sünnet kelâm ilmi ile, Ehl-i Sünnet’in kelâm il­mindeki aklî tefekkürünü temsil eden ve doğu bölgelerinin daha ziyade Orta Asya sahasına hakim bulunan[1] büyük bir teolojik mek­tepten bahsedilir.

Maturîdî müslümanlar arasındaki mevkiinin büyüklüğüne, İslâm akidesinde bırakmış olduğu ve bu güne kadar kuvvetini kaybetme­miş olan tesirlerine, İslâm’ın orijinal tefekkür örneklerinden birini temsil edip günümüze kadar intikal etmiş eserlerine rağmen, İslâm âleminin orta bölgelerine hâkim kelâm mektebinin müessisi muasır meslektaşı Abûl-Hasan al-Aş‘arî (ö. 324 H., 935 M.) kadar kendin­den sonrakiler arasında geniş bir etüde nâil olmamıştır.

İslâmî fırkalara dair kitaplar, kelâm ilmi ve mektebinden ve bu mekteplerin ileri gelenlerinden bahsederken Mâturîdî’ye işaret et­memişlerdir. Onun al-Bağdâdî (ö, 429 H., 1037 M.)’nin “al-Farq bayn al-Firacf ve “Usûl ad-dîn” adlı eserlerinde Abûl-Muzaffar al- Isfarâyinî (ö. 471 H., 1078 M.)’nin “at-Tabsîr fi’d-Dîn”inde, aş- Şahristânî (ö. 548 H. 1153 M.J’nin al-Milal tua’n-NihaFinde, İbn Hazm al-Andalusî (ö. 456 H., 1063 M.fnin “al-Fasrmda. yerini al­ması beklenirdi. Hiç olmazsa, ilimler tarihine ihatalı umumî bir na­zarla bakmasını bilen İbn Haldün (ö. 808 H., 1405 M.) kelâm ilmi­nin tarihçesini yaparken[2] Mâturîdî”yi zikretmeli idi. Fakat onların hiç biri bunu yapmamıştır. Şöyle ki, insan bu sükûtla geçiştirme işinin sebeplerini bulmak ve izahını aramak merakından kendisini alamıyor.