Dini Tarikat ve Cemaatlerin Olumsuz İz Düşümleri

Dini Tarikat ve Cemaatlerin Olumsuz İz Düşümleri Prof. Dr. Mehmet Saffet SARIKAYA Türkiye‟deki dinî tarikat ve cemaatlerin bu teşekkülden çok farklı bir din anlayışına sahip oldukları açıkça görülmektedir. Onlar, genellikle dış dünyadaki gelişmelere kapılarını kapatan, içe kapanık, kendi doğrularıyla yaşayan, en basit eleştirilere bile tepki gösteren topluluklardır. Bu yapılarıyla Kur‟ân‟da belirtilen “atalarının dinine tabi olanlar”47 tavsifine uymaktadırlar. Çünkü onlar, önceki asırlarda yaşamış ulemanın görüşlerini aynen benimseyerek ve onları adeta tabulaştırıp, dokunulmaz kılarak, dinle ilgili yeni çözüm arayışlarını “Siz onlardan daha mı iyi biliyorsunuz? Filanca alim şöyle diyor” gibi söylerle reddetmekte,…

DEVAMINI OKU

De Facto Siyasal Otoriteden Meşru Siyasal İktidara: Mâtürîdî’nin Ulu’l-Emr Kavramsallaştırması

De Facto Siyasal Otoriteden Meşru Siyasal İktidara: Mâtürîdî’nin Ulu’l-Emr Kavramsallaştırması Prof. Dr. Şaban Ali DÜZGÜN Hz. Peygamber’den sonra İslam toplumlarının içine düştüğü siyasal kriz hâlinin hâlâ devam ettiğini söylemek abartı olmaz. Entelektüel olarak çok büyük mesafe kat eden İslam halklarının siyasal olarak bu krizden bir türlü çıkamamaktadır. Siyasal süreçler içinde rol almayan büyük âlimlerin, kuramsal seviyede de olsa bu krizden kurtuluş için çaba sarf ettiklerini biliyoruz. Bunlardan biri olan Mâtürîdî, Allah’a ve peygambere itaatten sonra anılan ulu’l-emr’in devlet başkanı yahut politik erk sahibi biri olarak yorumlanmasının yaratacağı krizin farkındadır. Bu…

DEVAMINI OKU

Mâtürîdî’nin Hayatı, Eserleri Ve Kelam İlmi’ndeki Yeri

Mâtürîdî’nin Hayatı, Eserleri Ve Kelam İlmi’ndeki Yeri PROF. DR. RECEP ÖNAL Mâtürîdî, tarihte çeşitli din, inanç, ideoloji, kültür ve medeniyetlere beşik vazifesi gören Maveraünnehir bölgesinde yaşamıştır. Onun yaşadığı dönem, İslâm dünyasında pek çok gelişme ve değişimlerin yaşandığı, değişik dinî, itikadî, felsefî, siyasî akımların peş peşe türediği, diğer din ve kültür mensuplarıyla ilişkilerin yoğunlaştığı, İslâm’ın temel esaslarına içeriden ve dışarıdan meydan okumaların arttığı bir dönemdir. Böyle bir dönemde yetişen Mâtürîdî, eserlerinde İslam inancına karşı çıkan inkârcı dinî ve felsefî akımların görüş ve iddialarını inceleyerek rasyonel bir tutumla çürütmeye çalışmıştır. Ayrıca, İslam’a…

DEVAMINI OKU

Türki Kavimlerin Din Anlayışının Kurucu Unsurları : HANEFİLİK VE MATURİDİLİK

Türki Kavimlerin Din Anlayışının Kurucu Unsurları : HANEFİLİK VE MATURİDİLİK Prof. Dr. Sönmez KUTLU Türklerin din anlayışının kurucu unsuru Hanefilik-Maturidilik ve Yesevilik onların kurucu unsuru ise akıl ve özgürlüktür. Ebu Hanife’nin akıl taraftarlığı ve imanda eşitlik fikri. Türklerin İslam’a girmesini kolaylaştırmıştır. Ayrıca Müslümanlar arasında ayrımcılığın kaldırılmasına belli düzeyde katkıda bulunmuştur. Ebu Hanife’nin fıkhî görüşleri Türklerin günlük hayatlarını ve ibadetlerini düzenleme konusunda yol gösterici olmuştur. İmam Maturidi, Türklerin İslam anlayışının itikadi cephesini sağlam temeller üzerine kurmakla onlara asırlarca sürecek güçlü devletler kurmalarının fikri ve felsefi zeminini hazırlamıştır. Ahmet Yesevi de, bu…

DEVAMINI OKU

Maturidi’nin Düşünce Sistemine Genel Bir Bakış

Maturidi’nin Düşünce Sistemine Genel Bir Bakış Prof. Dr. Hanifi ÖZCAN Her şeyden önce bilinmesi gerekir ki, Türk din bilgini Ebû Mansûr el-Mâturîdî (333/944)’nin üşünce sisteminin amacı, akla ve sağduyuya aykırı olmayan, evrensel bir din anlayışı oluşturmak ve geliştirmektir. Öyle görünüyor ki, bu amacın gerçekleştirilmesiyle elde edilmek istenilen sonuç ise, “kültürüne ve geleneğine bağlı Müslüman olma”yı sağlamaktır. Baştan sona Te’vîlâtü’l-Kur’ân dikkate alındığında, pekâlâ görülebilir ki, âdeta, o, kendi tarihinden, örf ve âdetlerinden kopmadan bir dinin nasıl benimsenip özümsenebileceğini göstermeye çalışmıştır. İşte, bu amaçla o, sisteminde İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (150/767)’nin -ihtilaf…

DEVAMINI OKU

İmam Mâtürîdî ve Teʾvîlâtü’l-Kur’ân

İmam Mâtürîdî ve Teʾvîlâtü’l-Kur’ân PROF. DR. BEKİR TOPALOĞLU Şimdiye kadar yapılan araştırmalar Matüridi’nin kelam ilmini siyasi mecradan çıkardığı, red-cevap kuruluşunu usu’l-i selase planında sistemli bir bünyeye kavuşturduğu, akıl-nakil çatışmasını ortadan kaldırdığı, alanı içinde akla, onun istidlal ve tahlillerine önem verdiği, sem’iyyat konularında başta Kur’an olmak üzere nakli en çok kullanan kişi olduğu sonucuna varılmıştır. Matüridi her iki eserinde de konuları işlerken hayattan kopuk bir teorisyen değildir. Fert ve toplum temelinde beşeri alemi daima göz önünde tutmuş, insan psikolojisini ve toplum realitesini hesaba katmıştır.

DEVAMINI OKU

Maturidi’nin Fıkhi Yönü ve Metodu

Maturidi’nin Fıkhi Yönü ve Metodu Prof. Dr. Talip ÖZDEŞ Eşyanın ve kâinatın yaratılmasında hikmetler arayan Mâturidî, Allah’ın insanlar için koymuş olduğu hükümlerin de belli hikmetlere dayandığını, bu anlamda hiçbir hükmün mesnetsiz ve hikmetsiz olamayacağını her fırsatta vurgulamıştır. Ona göre fıkh ve hikmet arasında sonuç itibariyle bir ilişki vardır ve içtihadın amacı, sadece hükmün zahirine ulaşmak değil, hükümlerin atında yatan hikmetlere, gerçek mânâ ve maksatlara ulaşmaktır. Onun ulaştığı sonuçlar, hayattan ve yaşanan gerçeklerden uzak, sadece lafızların ve onların zahiri anlamlarının oluşturduğu alan içerisinde sıkışıp kalan sonuçlar değil, aksine, mümkün olabildiği kadar…

DEVAMINI OKU

Mâtürîdî’nin Gayb Meselesine Bakışı

Mâtürîdî’nin Gayb Meselesine Bakışı Dr. Selim GÜLVERDİ İmam Mâtürîdî, teolojik problemleri çözerken nakille beraber akla da dengeli bir şekilde başvurulması gerektiğini savunan Ehl-i Sünnetin iki büyük kelam ekolünden Mâtürîdîliğin kurucusudur. Onun bu özgün metodu nedeniyledir ki düşünceleri kendisinden sonra gelen kelâmcılar tarafından önemsenmiş ve sistemleştirilmiştir. Mâtürîdî, Kur’an’ın öngördüğü sağlam ve doğru inanca sahip olmak için doğru bilgiye önem vermiş bu nedenle duyu, akıl ve haberi bilgi kaynağı kabul ederek önce epistemolojisini oluşturmuş ve ilhamı bilgi kaynakları arasına dahil etmeyerek peygamber dışında gaybten haber vermenin geçerli ve bağlayıcı olamayacağını ifade etmiştir.…

DEVAMINI OKU

Hanefi-Matüridi Gelenekte Bilgi ve İman

Hanefi-Matüridi Gelenekte Bilgi ve İman Prof. Dr. ENGİN ERDEM Sonuç olarak, Müslüman gelenekte Hristiyan teolojisindeki ‘Anlamak için iman ediyorum!’ anlayışının aksine ‘Anladığım için iman ediyorum!’ düşüncesi belirleyicidir. Aklını kullanan, kendisinin ve evrenin varlığı hakkında derinlemesine düşünen, kendisinin varlığını kendine referansla açıklanamayacağını kavrayan insanın, varlığını borçlu olduğu Yaratıcı ’ya karşı duyduğu minnettarlık ve şükran imanın esasını oluşturur. Nitekim nimet verene şükretmek, akli bir zorunluluktur. İman tartışmalarında önemli yer tutan ve çoğu kez yanlış yorumlara sebep olan “gayb”60 terimi, bilinmeyen değil, görünmeyen anlamına gelir. Bir şeyin gaybî olması, görünürde/şahitte bulunmaması, çıplak göz…

DEVAMINI OKU

Mâtüridî’nin Te’vilâtü’l-Kur’ân Adlı Eserinden Allah’ın Varlığına İlişkin Aklî Deliller

Mâtüridî’nin Te’vilâtü’l-Kur’ân Adlı Eserinden Allah’ın Varlığına İlişkin Aklî Deliller Dr. Fatma AYGÜN Mâtürîdî, insanın bilen (rasyonel) bir varlık oluşundan hareketle Yaratıcı’nın varlığına inanmasının haklı ve mâkul sebeplere dayandığını savunmuştur. Akıl sağlığı yerinde olan her insan, kendi yapısı ve etrafında cereyan eden doğa olaylar hakkında -önyargısız bir şekilde- düşündüğünde, Yüce bir Yaratıcı’nın varlığını bilebilir. Yüce kitabımız “Kur’an’daki âyeti kerimeleri anlama faaliyeti” olarak düşünebileceğimiz Mâtürîdî’nin Te’vîlâtü’l-Kur’an isimli çalışmasındaki aklî izahlar esasen Kur’an’ın pratik düşünmeye, evreni araştırıp inceleyerek keşfetmeye yönelik metodundan hareketle dile getirilmiştir. Zira Kur’ân-ı Kerim’de Yüce Allah, insanın en fazla muhatap…

DEVAMINI OKU

İmam-ı Maturidi’de Din-Siyaset İlişkileri

İmam-ı Maturidi’de Din-Siyaset İlişkileri Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ İmâm-ı Mâturîdî; “Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor‛ âyetinde geçen‚ emanet” kavramına sınırlandırıcı bir yorum getirmek yerine, korunması ve yerine getirilmesi gerekli haklar bağlamında Allah-alem, Allah-insan, insanla-insan arasında geçerli olan‚ her türlü emanet‛ görüşüyle daha kuşatıcı bir yorum yapmıştır. Âyetin “insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmeniz” pasajındaki çağrının, doğrudan Müslümanların yöneticilerini muhatap aldığını ifade eden İmâm-ı Mâtürîdi, emanetlerin ehline verilmesi tabirinden inanç farklılığı gözetmeksizin “uzmanlık‛ alanının öne çıkarılması, bu konuda inanç ayrımı yapmadan bu…

DEVAMINI OKU

Orta Asya’da Türkler ve İslam Tasavvuru

Orta Asya’da Türkler ve İslam Tasavvuru Prof. Dr. Sönmez KUTLU Hanefi-Mâturîdîlikte insan tasavvuru ile ilgili bir hususa daha dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bu anlayışa göre, “İnsan muhteremdir. Çünkü Allah’ın onu en güzel şekilde yaratmıştır. İnsanların farklı düşünmesi, şirk koşması veya küfür fiilini işlemesi onu necis kılmaz.” Kur’an-ı Kerim’de Mescid-i Haram’a girme konusunda bir ayette inançsızlar “necis” olarak tanımlanmaktadır. Mâturîdî ayetin açıklamasında insanın necis olamayacağını, onun mükemmel bir şekilde yaratılmış olduğunu şu ifadeleriyle açıklamaktadır: “İnsan necis bir varlık değildir, necis olan onun küfür fiili ve ibadetleridir.” Bu yaklaşım, oldukça ilginç bir yaklaşımdır.…

DEVAMINI OKU

Maturidi Akılcılığı ve Günümüz Sorunlarını Çözmeye Katkısı

Maturidi Akılcılığı ve Günümüz Sorunlarını Çözmeye Katkısı Prof. Dr. Sönmez Kutlu İslam Düşünce tarihinde, İslam’ı anlama, açıklama ve yaşamaya yönelik birbirinden farklı yorum gelenekleri ortaya çıkmıştır. Akla önem veren ve farklılıkların bir arada yaşamasına imkân tanıyan bir düşünme biçimine sahip Akılcı-Hadarî zihniyet bu geleneklerden birisidir ve İmam Mâturîdî bu zihniyetin en önemli temsilcilerindendir. O, dinî bilgi üretmede kendine özgü bir bilgi kuramı geliştirmiş, aklı da bu kuramın merkezine yerleştirmiştir. O bu doğrultuda pek çok meseleyi tartışmış ve özgün yorumlar geliştirmiştir. Din-şeriat ayrımı bunlar arasında en dikkat çekenidir. Mâturîdî’ye göre din…

DEVAMINI OKU

İmam Maturidi’nin Akla ve Düşünmeye Verdiği Değer

İmam Maturidi’nin Akla ve Düşünmeye Verdiği Değer Prof. Dr. Ahmet AK İmam Maturidi, büyük bir Türk alimidir. O, Hanefi bir fakih, büyük bir müfessir ve Ehl-i Sünnet’in Maturidilik kolunun imamıdır. O, hayatı boyunca sadece hocalarından ve eserlerinden istifade etmekle kalmamış, aynı zamanda dönemindeki diğer din ve mezheplere ait kaynakları da incelemiştir. İncelediği ve atıfta bulunduğu eserler arasında Aristo’nun “Organon’’ adlı eserinin de olması ve üzerinde durduğu konuları sistematik bir şekilde işlemesi Maturidi’nin mantık ilmine ve felsefi birikime de sahip olduğunu göstermektedir. İmam Maturidi’ye göre Allah, insanın kendisini geliştirmesi için iki…

DEVAMINI OKU

Abû Mansûr Al-Mâturîdî – Muhammed b. Tavît et-TANCÎ

Abû Mansûr Al-Mâturîdî Prof. Dr. Muhammed b. Tavît et-TANCÎ Umumiyetle Abû Mansur al-Mâturîdî’nin adı bahis konusu edil­diği zaman Ehl-i Sünnet kelâm ilmi ile, Ehl-i Sünnet’in kelâm il­mindeki aklî tefekkürünü temsil eden ve doğu bölgelerinin daha ziyade Orta Asya sahasına hakim bulunan[1] büyük bir teolojik mek­tepten bahsedilir. Maturîdî müslümanlar arasındaki mevkiinin büyüklüğüne, İslâm akidesinde bırakmış olduğu ve bu güne kadar kuvvetini kaybetme­miş olan tesirlerine, İslâm’ın orijinal tefekkür örneklerinden birini temsil edip günümüze kadar intikal etmiş eserlerine rağmen, İslâm âleminin orta bölgelerine hâkim kelâm mektebinin müessisi muasır meslektaşı Abûl-Hasan al-Aş‘arî (ö. 324…

DEVAMINI OKU

Mâtürîdî Kelâmında İnsan Hürriyeti Meselesi

Mâtürîdî Kelâmında İnsan Hürriyeti Meselesi Prof. Dr. Mustafa Said YAZICIOĞLU Mâtürîdî her şeyden önce insanın fiil sahibi bir varlık olduğunu kabul etmektedir. İnsan madem ki bir iş, bir hareket, bir eylem yapa­biliyor, o halde vakıa olarak fiil sahibi demektir. Allah “her şeyin yaratıcısı” olması hasebi ile insan fiilinin de yara­tıcısıdır. Demek ki yaratma yönünden fiile tesir eden güç, Allah’ın kudreti olmaktadır. Fiil başka bir yönü ile de insana ait olmalıdır ki sorumluluk izah edilebilsin. O halde fiil yaratma yönünden Allah’a, yapma yönünden de insana ait olmalıdır. Gerek Mâtürîdî gerekse Nesefî’nin…

DEVAMINI OKU

Maturidilerde Tekvin Sıfatı ve Temellendirilmesi

Maturidilerde Tekvin Sıfatı ve Temellendirilmesi Prof. Dr. Temel Yeşilyurt Tekvîn, Arapça kevn kökünden “tef’il’ babında türetilmiş bir kelimedir. Mazisi itibarıyla ‘omak, meydana gelmek; sonradan olmak’ gibi anlamlara gelse de tef’il kalıbında kullanıldığında kelimenin anlamı “oluşturma, meydana getirme, var etme ve yaratma” anlamı taşır. Bu terim nerede ve nasıl kullanılırsa kullanılsın, kastedilen ana tema “bir şeyin yoktan var edilmesi”dir. Mâturîdîlere göre Tekvîn, Allah’ın zatı ile kaim ezeli bir sıfattır. Allah’ın diğer fiili sıfatlarını da ihtiva edecek şekilde “yok olanı, yokluktan varlığa çıkarma” anlamında Allah’ın yaratıcılığını ifade eder. Mâturîdî’lerin tekvîn sıfatı konusundaki…

DEVAMINI OKU

Matüridi ‘nin Kuran Yorum Yöntemi

Matüridi ‘nin Kuran Yorum Yöntemi Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün Mâtürîdî, Kur’an’ı anlamanın ve yorumlamanın iki ayrı yöntemi olarak tefsir ve te’vîl arasında ayrım yapmakta ve bu iki yöntemi birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak takdim etmektedir. Kur’an’ın nüzûl ortamını tecrübe eden sahabenin Kur’an kelimelerinin ne anlama geldiğine ilişkin beyanları, tefsir kapsamındadır. Tefsirde Allah’ın ne murad ettiğini tespit etme iddiası vardır. Halbuki te’vîl yapan Allah’ın muradını değil, ibareden kendisinin anladığını ortaya koyma iddiasındadır. Te’vîl’de hiçbir zaman kesin bir dille “bu kelimeyle yahut bu ifadeyle Allah şunu murad etmiştir” gibi kesin bir…

DEVAMINI OKU

İmam Matüridi’nin Düşünce Sistemi

Temel Kavramlarla İmam Mâtürîdî’nin Düşünce Sistemi Prof. Dr. Hülya ALPER Ehl-i Sünnet kelâm ilminin önde gelen kurucu şahsiyetlerinden biri olup mensuplan tarafından imâmü’l-hüdâ, âlemü’l-hüdâ, imâmü’l-mütekellimîn, musahhihu akaidi’l-müslimîn, reîsü ehli’s- sünne gibi niteliklerle anılan[1] [2] İmâm Mâtüridî, çok yönlü bir âlim sıfatıyla, temel İslâm ilimlerinin pek çok konusu hakkında kendi düşünce sistemi uyarınca belirli fikirler ortaya koymuştur. Onun eserlerinin çoğu elimizde bulunmadığı için bazı mevzulardaki görüşlerini bilme imkânımız olmasa da Kitâbü’t-Tevhîd’i yanında Kur’ân tefsirinin de bugüne ulaşması dolayısıyla, düşünce dünyasının mahsulleri hakkında zengin verilere sahibiz. Şüphesiz onun görüşlerini veren her bir…

DEVAMINI OKU

Mâtürîdî’de Bireysel Ahlaki Otonomi

Mâtürîdî’de Bireysel Ahlaki Otonomi Prof. Dr. Şaban Ali DÜZGÜN Dışarıdan bir baskı gelmeden, insanın doğası/fıtratı gereği ahlakî davranmaya kodlandığını kabul etmek, insanın otonom bir varlık olduğu anlamına gelmektedir. Otonomi, insana dışarıdan yönelen otoritelerin reddini içerir. „İyi olanı kabul, kötü olanı red’ (emri bi’l- ma’ruf ve nehyi ani’l-münker) insan doğasının otonomluğunun getirdiği doğal bir sonuçtur. Peygamberlere muhatap olmasa bile, insan bu doğasıyla iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı, güzeli- çirkini keşfetme potansiyelinde yaratılmıştır. Nisa Suresi’nin 83. ayeti insan doğasının ona zorunlu olarak keşfettirdiği bu hakikatlere dikkatimizi çekmektedir: “Allah’ın size fazlı ve rahmeti olmasaydı, az bir…

DEVAMINI OKU