Saleh Sultansoy’un Yüce Milletimize ve Devlet Erkanımıza Arz Ettiği Mektup
Derneğimiz öğretim üyelerinden Prof. Dr. Saleh Sultansoy’un CERN ve Toryum çalışmalarına devlet erkânının dikkatini çekmek için yazdığı açık mektup.
(Temel Araştırmaların Önemi)
Bu yazıyı genel olarak İlim-İrfan’ın ve özellikle temel araştırmaların önemini vurgulamak için kaleme aldım. Derdimi(zi) anlamamız açısından yararlı olacağını umuyorum. Daha da önemlisi gereğinin yapılmasını Yüce Milletimize ve devlet erkânımıza arz ediyorum.
1. Göklerde ve Yerde Nice Ayetler var!
Yusuf 105: «Ve keeyyin min âyetin fîs semâvâti vel ardı yemurrûne aleyhâ ve hum anhâ mu’ridûn(mu’ridûne).» Meali: «Semalarda ve yeryüzünde nice âyetler (deliller) vardır. Ve onlar, o delillerden yüz çevirerek yanından geçerler.»
Bu ayetin Arapçasını özellikle ekledim. Maalesef, Türkçe meallerde “ayet” kelimesi “delil” olarak çevriliyor. İlk bakışta önemli gözükmeyebilir, ama toplum psikolojisi açısından Kur’an’da olduğu gibi “ayet” kelimesinin kullanılması daha doğrudur. Aşağıdaki 7 ayette de Kur’an’da “ayet” kelimesi yazılıyor.
Bakara (2.Sure) 164: Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.
Yunus (10.Sure) 6: Gece ile gündüzün ardarda gelmesinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattıklarında (kötülüklerden) sakınan bir topluluk için ayetler vardır.
Yunus (10.Sure) 101: De ki: “Göklerde ve yerde ne var? Bir bakıverin.” İman etmeyen bir topluluğa apaçık ayetler ve uyarmalar bir şey sağlamaz.
Rum (30.Sure) 22: Ve O’nun âyetlerindendir ki, gökleri ve yeri yaratmıştır ve lisanlarınız ve renkleriniz (birbirinden) farklıdır. Muhakkak ki bunda, âlimler için mutlaka âyetler (deliller) vardır.
Casiye (45.Sure) 3: Muhakkak ki mü’minler için göklerde ve yerde mutlaka âyetler (deliller) vardır.
Casiye (45.Sure) 13: Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.
Ankebüt (29.Sure) 44: Allah, o gökleri ve yeri, o yüksekleri ve aşağıyı hak ile yarattı, boşuna değil, gelişigüzel de değil, bir hak sebebi ve hikmeti iledir. Göğü de öyle, yeri de, yukarısı da, aşağısı da, âlimi de, cahili de, hepsinin hakkı da, yaratıcının hakkı önünde baş eğmek, boyun bükmektir. Şüphesiz bunda müminler için bir ayet var. İlmin kıymetini, hakkın önemini, Hak’tan gayrısının hiçliğini ve bundan dolayı Allah’ın gayrısından veli, dost edinmenin çürüklüğünü ve bunun neticesinde müminlerin muvaffak olacaklarını ispat eden bir ayet.
Gökleri ve Yeri, Canlıları ve Cansızları, Tarihimizi, Toplumumuzu, Kendimizi öğrenmemizi (yani temel araştırmalar yapmamızı) ve bundan ibret almamızı bize farz kılan Ayetlerin sayısı 600 den fazladır !!!
2. Gelişmiş ülkelerde temel araştırmalar
Bir önceki bölümde bahsedilen 8 ayet müminlere temel araştırmalar yapmayı emreder. Maalesef, 17.yüzyıldan itibaren Göklerdeki ve Yerdeki ayetlerde yüz çevirdik…
Gelişmiş ülkelerde temel araştırmaların yapıldığı ana müessiseler Ulusal Araştırma Laboratuvarlarıdır. Aşağıda verilen resimlerde ABD, Almanya ve Japonya örnekleri gösterilmiştir.
Bu laboratuvarların her birinde binlerce bilim insanı, mühendis ve teknisyen çalışmaktadır. Japon modelinin özelliği ulusal araştırma laboratuvarlarının aynı bölgede Bilim Kenti şeklinde kurulmasıdır. Resimde gösterilen Tsukuba Bilim Kentinin temeli 1964 yılında atılmıştır. 1990’lardan itibaren Japonya’da birkaç yeni bilim kenti kurulmaktadır.
Japon modelini takip eden Güney Kore 1973 yılında Daedoek Bilim Kentinin temelini atmıştır. 2010 yılından itibaren Güney Kore ikinci bilim kentini kurmaya başlamıştır. Bu yeni bilim kenti için Kore hükümeti 40 milyar dolar vesait ayırmıştır.
Temel araştırmaları da içeren etkin AR-GE altyapının önemi aşağıdaki Tablo’dan açıkça görülmektedir.
Türkiye |
Japonya |
Güney Kore |
|
GSMH/nüfus (1955, $) |
300 |
280 |
70 |
GSMH/nüfus (2005, $) |
7800 |
31000 |
21000 |
AR-GE/GSMH (2007, %) |
0.72 |
3.44 |
3.24 |
Burada üç önemli hususu vurgulamam gerekiyor.
1) AR-GE harcamaları: 1970’lerde GSMH’dan AR-GE’ye ayrılması gereken pay asgari %1 ve azami %2 idi. 2000’lerde bu pay asgari %2 ve azami %3’dür. 2006 yılında alınan BTYK kararlarına göre ülkemizde AR-GE/GSMH 2013 yılında %2 ve 2018 yılında %3 olmalıdır. Maalesef, BTYK kararları uygulanmadı: 2012 yılında bu pay %1’in altındaydı (yani 1970’lerin asgari değerine bile ulaşamadık).
2) AR-GE harcamalarının paylaşımı: gelişmiş ülke standartlarına göre AR-GE sisteminin etkin çalışabilmesi için temel araştırmalara %10-15, uygulamalı araştırmalara %20-25 ve inovasyona %60-70 ayrılmalıdır. Maalesef, Türkiye’de toplam AR-GE harcamalarından temel araştırmalara ayrılan pay %1 civarındadır (yani AR-GE sistemimizin etkin çalışması mümkün değildir, çünkü göklerdeki ve yerdeki ayetlere önem vermiyoruz).
3) Ülke(leri)mizde ulusal laboratuvarlar sistemi yoktur. Bu sistem kurulmadan gerçek kalkınmadan bahsetmek abeste-iştigaldir.
3. Maddenin kudret-i zerriyesi
Son zamanlar sıkça Asım’ın neslinden bahsediyoruz. Mehmet Akif 1919 yılında (Safahat, 6.bölüm) şunları yazmıştır:
Yarının ilmi nedir, halbuki? Gayet müthiş!
“Maddenin kudret-i zerriyesi” uğraştığı iş,
O yaman kudrete hakim olabilsem diyerek,
Sarf edip durmada bir çok kafa binlerce emek,
Onu bir buldu mu, artık bu zemin: Başka zemin,
Çünkü bir damla kömürden edecekler te’min,
Öyle milyonla değil, na-mütenahi kudret!
İbret al kendi sözünden aman oğlum gayret…
Bugün “Maddenin kudret-i zerriyesi” en ileri düzeyde CERN’de inceleniyor. CERN, 21.yüzyılın çehresini belirleyecekstratejik teknolojilerin arasında yer alan hızlandırıcı, detektör ve bilişim konularında en üst düzey bilgi birikimine sahiptir. Türkiye CERN’e tam üye olsaydı bu birikimin sahipleri arasında yer alacaktı ve bu teknolojileri Türkiye’ye en kısa zamanda kazandırma imkânını elde edecekti. Unutmayalım ki bizim coğrafyada Türkiye, CERN’e üye olarak etkin bir teknoloji transferini sağlayabilecek tek ülkedir. Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın doğrudan desteği sayesinde ülkemiz 2010 yılında CERN asil üyeliği için başvuruda bulunmuştu. Bizimle birlikte İsrail, Güney Kıbrıs, Sırbistan ve Slovenya da başvurmuşlardı. Gerekli adımları atarak İsrail 2011 yılının Eylül ayında, Sırbistan 2011 yılının Aralık ayında, Güney Kıbrıs ise 2012 yılının Eylül ayında yapılan CERN Konseyi toplantılarının kararlarıyla üyelik süreçlerini başlatmışlardır. Maalesef, Türkiye 2012 yılında asil üyelik başvurusunu geri çekip asosiye üyeliğine yöneldi (benzerlik açısından: AB üyeliğinden imtina edip Gümrük Birliğine yönelmek gibi). 2014 yılına girdik, asasiye üyelik için bile gereken adımlar atılmadı…
“Maddenin kudret-i zerriyesi” bizim coğrafyada da inceleyebilmemiz için 1993’de Türk Hızlandırıcı Kompleksi projesi önerildi. Bu proje 1997 yılından itibaren DPT desteği ile geliştirilmektedir. Bugün projede 12 Türk üniversitesi doğrudan iştirak ediyor. Maalesef, projenin 4 ana kısmından en önemli ikisi (Super-Charm Fabrikası ve GeV Enerjili Proton Hızlandırıcısı) ile ilgili çalışmalar bloke edilmiştir.
Super-Charm Fabrikası sayesinde ülkemizde YEF alanında en üst düzey araştırmalar yapma ve Dünya bilimine önemli katkıda bulunma imkanı elde edebilirdik.
GeV Enerjili Proton Hızlandırıcısı sayesinde ülkemizin Toryum rezervlerini en etkin şekilde kullanma imkanını elde edebilirdik. 800 bin tondan fazla olan ülkemizin Toryum rezervleri enerji gereksinimimizi bin yıllar boyunca karşılamak için yeterlidir. Sadece Isparta ilimizde bulunan Çanaklı madeni kolay işlenebilen Torit minerali şeklinde 20 bin ton ThO2rezervine sahiptir ve 100 yıl boyunca elektrik enerjimizi temin edebilir.
Yüce Milletimizin ve devlet erkânımızın dikkatine saygılarımla sunarım.
Prof. Dr. Saleh SULTANSOY
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi
Azerbaycan Elmler Akademiyası Fizika İnstitutu Aparıcı Elmi İşçisi
e-mail: ssultansoy@etu.edu.tr, GSM: 0535 6689022
Kaynak: akademisyenler.org