Mürtekib-i Kebîre Bağlamında İmam Mâturîdî’nin Hâricîlere Yönelttiği Eleştiriler
Prof. Dr. Ahmet AK
Günahları çeşitli açılardan ele alan Mâturîdî, onları, sadece büyük ve küçük günahlar diye ikiye ayırmakla kalmamış; aynı zamanda onları, cezayı müeyyide bakımından Allah’ın gazabını gerektiren ve gerektirmeyen; itikadi günahlar ve fiili (amelî) günahlar olmak üzere ikiye ayırmıştır. Ayrıca o, büyük günah işleyenin âhiretteki durumu hakkında Hâricîler’in görüşlerinin yanlışlığını ve birbiriyle çeliştiğini savunmuştur.
Mâturîdî’nin eserlerinde eleştirdiği Hâricîlerin, Ezarika gibi aşırı şiddet yanlısı Hariciler olduğu anlaşılmaktadır. Maturidi, söz konusu Haricilerin mürtekib-i kebîre ile ilgili görüşlerini isabetli bulmamış ve onların görüşlerini aklî ve naklî delillerle eleştirmiştir. O, şirkin dışındaki günahların imandan çıkarmayacağını; hatta ne kadar günahkâr olursa olsun zerre kadar imanı olan kimsenin cehenneme girse de orada ebedî kalmayacağı fikrini savunmuştur. Bununla birlikte büyük günahlar şöyle dursun, küçük günah işleyen kimsenin bile azap görmesinden korkulacağını dile getirmiştir. Ona göre kul, tevhidi terk etmediği sürece işlediği günah ne olursa olsun, mümin sıfatını taşır. Aslında Mâturîdî’ye göre günah meselesi, dini bir konudur. Bu yüzden herhangi bir şeyin günah olup olmadığı ve bunlarla ilgili hükmün ne olacağı ancak Allah’ın ve resulünün verdiği bilgiye dayanmalıdır. Bu nedenle o, büyük günah sahibinin durumu hakkında Hâricîler’e karşı aklî delillerin yanı sıra ayet ve hadisleri de delil göstermiştir. Ayrıca o, büyük günah sahibinin Allah’ın rahmetinden ümit kesmediği ve günahlarına tövbe ettiği müddetçe imanının tazelenip Allah’a olan ihlâs ve samimiyetinin artacağını ve bu sayede Hâricîler’in görüşünün aksine ebedî cehennemde kalmayarak büyük nimetlere kavuşacağını belirtmiştir.
Maturidi’ye göre bir kimsenin günah işlediği andaki niyeti ve psikolojik durumu da göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan kişiyi hataya ve günaha sevk eden nefsanî arzular ve şehevî duygular kontrol altına alınıp, ıslah edilmelidir. Netice olarak Maturidi’nin günahların bir kısmının büyük, bir kısmının küçük olduğuna ve büyük günahların naslarda dünyevî veya uhrevî ceza öngörülen fiillerden ibaret bulunduğuna ilişkin görüşü ve bu konuda getirdiği aklî ve naklî deliller isabetli görülmektedir. Büyük günah işleyen kişinin dinî statüsü konusunda Hâricîler’in görüşlerinin ise ayet ve hadislerin yanı sıra akılla da bağdaşması mümkün görülmemektedir. O halde bilerek ya da bilmeyerek hata yapan ve günah işleyen kişilerin toplumdan dışlanması doğru olmadığını, aksine onların ıslah edilip topluma kazandırılmasının hem toplum için hem de kendileri için faydalı olacağını söylemek mümkündür.