Kiliselerin medreseleri zamanla üniversiteye dönüşürken, bizim medreseler neden acaba üniversiteye dönüşemedi. Üniversal düşünceye geçemedi?
Bildiğiniz gibi doktor, doçent, profesör gibi ünvanlar kilise hiyerarşisinde kullanılan ünvanlardır. Mesela Belçikalı bir rahip olan G. Lemaitre Einstein’ın genel görelilik kuramından yararlanarak evrenin genişlediğini ilk söyleyen bilim insanıdır.
Bizim ilk medresemiz (Nizamiye Medreseleri) kurulurken bir mezhebi korumak hatta topluma egemen kılmak, Eşarî kelamını ve bunun Gazali tasavvufuyla izdivaç etmiş halini topluma dayatmak için kurulmuştu. Osmanlı’da da medreseler memur yetiştirmek, yeni fethedilen bölgelere gönderilmek üzere müftü, kadı, kazasker (askeri hakim) ihtiyacını karşılamak için kurulmuştu.
Yani düzeni korumak ve kollamak için!
Padişahım çok yaşa diyecek kapıkulları yetiştirmek için!
Hanefi mezhebinin, Eşarî kelamının öğretilerini uygulamak üzere taşraya gönderiliyordu.
Maturidi ise çoktan unutulmuştu!
Okuttukları tüm tefsir kitapları cebri mutavassıtı savunan Eşarîlerce yazılmıştı.
İmam Maturidi’nin Tevhid’inin bir adet kopyası ancak British Museum’de bulunabildi. Çünkü şerh yazan, istinsah eden yoktu!
Zaten fıkıh toplumun problemlerini çözme yeteneğini çoktan kaybetmişti. İçtihat kapısı kapanmıştı. Sadece mezheb içinde farklı içtihatlar var ise onlardan birini seçebiliyordu. Başka mezhebin fetvasıyla amel etmek bile neredeyse din değiştirmekle eşdeğerdi. Bizim mollalar bin sene öncesinin Arap örfünü/şeriatını din olarak algılamaktaydı.
Şatıbî’yi anlamaktan fersah fersah uzaktılar!
Yani bilim ve felsefeyle ilgilenmeyen medreseler en temel vazifeleri olan fıkıhta/ameli İslamda da tıkanmışlardı.
Laik hukuka geçmekten başka seçenek ya da mazeret bırakmamışlardı.
Bugün İlahiyatlar modern ilimlerden ne kadar haberdardır?
Ya da toplumun ne kadar gerisindedirler?
Hatta bir çözüme, resterasyona ihtiyaç hissediyorlar mı?
Milleti cahil cuhela hatta embesil şeyhlere mi havale ediyorlar!
Bir tarikatın bölge sorumlusu gibi mi davranıyorlar!
Demem o ki, Türk olunmaksızın bu coğrafyada dünya sistemine başkaldırmanın mümkün olmadığı zor ötesi zamanlardan söz ediyoruz, ya Türksün ya Amerikalı!
Saygılarımla…
Kaynak:Cengiz Aygün-ogün haber