İYİLİK ETTİ İYİLİK BULDU
“Şüphesiz ki Allah,size adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; hayasızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.”(Nahl 90. Ayet) Ayeti kerimede sırasıyla geçen adl kelimesinden sonra ihsan (iyilik)yapmak kelimesi üzerinde duralım. Bu konu hakkındaki ayetlerde geçen manaları tarayarak konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmaya çalışalım.
İHSAN: Kelimesi lügatte iki şekilde kullanılır. Bir şeyi güzel yapmak demektir. Ona iyilik etti demektir. Türkçede “ihsan” ikinci mana ile meşhurdur.Ayette ise iki manaya da gelmesi muhtemeldir. Her ikisi ile de tefsir rivayet olunmuştur.
Birincisi yaptığını güzel yapmak demek olur. Bu mana ile ihsan, Peygamberimizin hadisinde:“Sanki görüyorsun gibi Allah’a ibadet etmen” diye tefsir olunmuştur. Yani bu manadan yola çıkarsak İhsan,”görevi en güzel şekilde yapmak” demektir.Yine bu manadan olarak Peygamberimiz (s.a.v)buyurmuştur ki;”Allah’u Teâlâ her şey üzerine ihsanı (güzel bir şekilde muamele yapmayı)yazdı. Bundan dolayı öldürmeyi ve kesmeyi bile güzel şekilde yapınız. Her biriniz bıçağını iyi bilesin ve boğazlayacağı hayvanı rahat ettirsin.” Buyurulmaktadır.
İkincisi insanlara “iyilik yapmak” demek olur. Bu mana ile ihsan da “ Kendin için sevdiğini kardeşin için de sevmen “ hadisi şerifi ile tefsir edilmiştir.Akrabalara muhtaç oldukları hususlarda bahşiş vermek ve iyilik yapmak ile yakınlarla ilişkiyi sürdürmek ve ikramda bulunmaktır. “Sevabı en çok olan taat yakın akrabaları gözetmektir.” Hadisi şerifi ile bildirilmiştir. Diğer ayeti kerimelere geçmeden önce Taberi ‘nin “iyilik ve ihsan da bulunmakla ilgili görüşlerine müracaat edelim. Taberi diyor ki : Burada geçen iyilikten maksat Allah’ın emrettiklerini yapmakta,yasakladıklarından kaçınmakta sabırlı olmak,sıkıntılı zamanlarda da, geniş zamanlarda da, sevilen hususlarda da sevilmeyen hususlarda da Allah’a itaat etmek ve buna gayret göstermektir
Bu sebepledir ki “iyilikte bulunmak” ifadesi “Allah’ın farzlarını eda etmek” şeklinde izah edilmiştir. “İyilik yapmaktan maksat, kişinin iç aleminin dış görünüşünden daha güzel olmasıdır” de denilmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e Cibril hadisinde ihsan (iyilikte bulunmak) nedir? Diye sorulduğunda ; “Senin Allah’ı görüyormuşçasına ona ibadet etmendir. Sen onu görmesen de o seni görmektedir.” diye cevap vermiştir.
Kuran’ı Hakimde “Sizden hayra çağıran, iyiliği (marufu)emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa eren işte bunlardır.(Al-i İmran 104.ayet)
Genelde Müslümanların vazifeleri içlerinden bunu yapacak, belli bir topluluk meydana getirmektir. Bu yapılmazsa sorumluluk önce bunlara, sonra herkese teveccüh eder.Tevhit nizamı bozulduğu zaman, ortaya çıkacak şer ve bela’da yalnız zalimlere mahsus kalmaz, herkese bulaşır. İyiliği ve kötülüğü Allah’ın ipinden başka ölçü ile ölçmeye kalkmak, isteklere ve arzulara uymaktır ki, bu da ayrıcalık yapmaya, adam seçmeye, adam kayırma, torpil ve fesada neden olmaktadır. Günümüzde ki tablo çok açıktır. İyiliği, yandaşlara yardım, yardımın karşılığını peşin olarak isteyen bir zihniyet, bir güruh maalesef meydanda gezmektedir.Zayıf karakterli insanlar bu şekildeki insanlara şahsiyetlerini, onurlarını vererek dışı iyilik ve yardım, içi fesat ve kandırmaca olan lokmaları alarak, zehirlenmektedirler.
Yine iyilikle ilgili “Onlar,bollukta da darlıkta da infak ederler,öfkelerini yenerler ve insanlar(daki hakların) dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir.Allah iyilik yapanları sever.(Al-i İmran 134.ayet)
İşinde iyilik yapan bütün iyilikseverleri kapsayıcıdır.
Yine ayeti kerimede ; “Siz insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız?” (Bakara 44. Ayet)
Başkasını uyarıp kendisini unutmak ve kendisini iyilikten mahrum etmek, başkasını selamete çıkarıp, kendini ateşe atmak demektir.Bu aynı zamanda bir çelişkidir ki; bir taraftan aydınlatırken diğer taraftan saptırmaktır. Söylenen sözün verilen nasihatin kıymeti ve kalplerde bir tesirinin olması için, ilmiyle amil olmak, söylediğini kişinin kendisinin de yapması gerekmektedir. Yoksa boşuna gevezelik yapmış olur.Söylediği sözün tesirini kırmış olur ve nefret ettirir. Kişi başkalarına telkin verip, kendisi zakkum salkımı yememelidir.
Buhari ve Müslim’de bu konuda şu hadis-i şerif rivayet edilmiştir.”Kıyamet gününde bir adam getirilir, ateşe atılır, ateş içinde değirmen taşı gibi dönmeye başlar. Cehennem ehli onun etrafını çevirirler ; “Ey falan! Sen bize iyilikleri emreden, fenalıkları yasaklar değil miydin? Derler.”Evet ama ben size emreder, kendim yapmazdım; size yasaklar, kendim yapardım.”der.Şu halde insan, başkasına iyiliği öğüt verirken kendini unutmamalı. Önce kendinden başlamalı ki sözünün tesiri olsun. Neticesi güzel olsun.
Müslüman hem dünyası için hem de Ahireti için Allah’tan iyilik istemeli.“Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahrette de iyilik (ver)ve bizi ateşin azabından koru.”(Bakara 201. Ayet)İnsan yaptığı iyiliğin karşılığını mutlaka görecektir. Allah u Teâlâ Hazretleri bizleri iyiliklerde koştursun. İyilikler ve güzellikler versin. Nefsimizin kötülüklerinden de bizleri korusun. İyilikler yaparak Allah’a teslim olma yolunda daim sabit eylesin. Sabır sebat ve devam versin. Elbette ki kulların yaptıkları güzel ameller Allah’u Teâlâ katında kıymetlidir. Birbirlerine yaptıkları güzellikler, iyilikler kıymetlidir. Hiç cömertlikle, cimrilik bir olur mu? Sabır ile öfke bir olur mu? Af ile intikam bir olur mu? İlim ile cahillik aynı olur mu?
Allah’u Teâlâ Hazretleri “ İyilikte kötülükte eşit olamaz .-kötülüğü –bertaraf et, o şey ile ki, o, en güzeldir. Artık o zaman seninle kendi arasında adavet olan kimse sanki bir sadakatli dosttur.” (Fussilet 34.ayet) buyurmaktadır.Bu manadan dolayı Resuli Ekrem efendimiz kavminin birçok eza ve cefasına karşı sabır etmiş, onları ıslaha çalışmış ,”Yarabbi kavmime hidayet buyur, çünkü onlar bilmiyorlar.”diye dua’da ve niyazda bulunmuştur.
Fenalığa fenalıkla muamele her kişinin, fenalığa iyilikle muamele etmek er kişinin karıdır. Fenalığa iyilikle muamele etmek gönüller kazandırır. Dostluklar oluşur, sadakatli birliktelikler kuvvet kazanır. Düşmanlıklar muhabbete dönüşür.
Evet Efendim! Sabrın sonu selamettir. Rabbim bizleri Selametle Selam yurduna eriştir. Âmin.
Hazırlayan: Yusuf KOCATÜRK