Mâtürîdî’de Bireysel Ahlaki Otonomi Prof. Dr. Şaban Ali DÜZGÜN Dışarıdan bir baskı gelmeden, insanın doğası/fıtratı gereği ahlakî davranmaya kodlandığını kabul etmek, insanın otonom bir varlık olduğu anlamına gelmektedir. Otonomi, insana dışarıdan yönelen otoritelerin reddini içerir. „İyi olanı kabul, kötü olanı red’ (emri bi’l- ma’ruf ve nehyi ani’l-münker) insan doğasının otonomluğunun getirdiği doğal bir sonuçtur. Peygamberlere muhatap olmasa bile, insan bu doğasıyla iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı, güzeli- çirkini keşfetme potansiyelinde yaratılmıştır. Nisa Suresi’nin 83. ayeti insan doğasının ona zorunlu olarak keşfettirdiği bu hakikatlere dikkatimizi çekmektedir: “Allah’ın size fazlı ve rahmeti olmasaydı, az bir…
DEVAMINI OKUEtiket: eşari
Mâtüridî’ye Göre Din-Şeriat Ayırımının Felsefî Temelleri
Mâtüridî’ye Göre Din-Şeriat Ayırımının Felsefî Temelleri Prof. Dr. Hanifi Özcan Başlıktan da anlaşılabileceği gibi, aslında burada ayrıntılı olarak din-şeriat ayırımından değil[1], tam tersine bu ayırımın dayandığı felsefî temellerden söz edilecektir. Bir şeyin felsefî temelleri üzerinde durmak demek, onun, o anda ne şekilde bulunuyorsa o hâl üzere olmasını sağlayan ilkelerin tespit edilmesi demektir. Bu da, ancak onun dayandığı teorik ve “zihnî yapı’nın, yani “fikrî zemin”in açığa çıkarılıp felsefî değerinin ortaya konulmasıyla mümkün olur. Burada yer alan “zihnî yapı” ve “fikrî zemin”; insanın bir düşünceyi ve buna bağlı olarak bir fiili ortaya…
DEVAMINI OKUYılın İlmi Kalitesi En Yüksek Eseri – Prof. Dr. Mehmet Saffet SARIKAYA
Yılın İlmi Kalitesi En Yüksek Eseri İslam Düşünce Tarihinde Mezhepler Prof. Dr. Mehmet Saffet SARIKAYA Mezhep, insanların yaşadıkları sosyal çevresinin ana kaynaklarını anlama ve uygulamada ortaya çıkan farklılıkların kurumlaştığı dini gruptur.Mezhepler, bir dinin mensupları için alt kimlik ifadeleridir. Mezhepler beşeri nitelikli oluşumlardır; din ile özdeştirilemezler.Mezhebi farklılıklar1-Mutlaklık iddiasında bulunmadıkça;2-Kendilerini İslam’ın temsilcisi olarak görmedikçe;3-Kendilerinin dışındakileri öteki olarak algılamadıkça; birer zenginlik olarak kabul edilir.Farklı mezhepleri, tarikatları, cemaatleri; hak-batıl, doğru-yanlış, sapık-bidat vb. sınıflandırmalara tabi tutmak yerine, insan doğasından kaynaklanan ve toplumsal yapıyla kurumsallaşan farklı bir bilgi sistemleri veya zihniyet biçimleri olarak algılamak daha doğrudur.…
DEVAMINI OKU