Prof. Dr. Saleh SULTANSOY
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi, Türkiye
1. ÖNSÖZ: Etkin bir AR-GE oluşturmadan gerçek anlamdaki bir kalkınmadan bahsetmek kesinlikle mümkün değildir.
19.yüzyılın sonu ile 20.yüzyılın başlarında Türk ve İslam dünyasının önderleri İsmail Gaspralı, Alibey Hüseyinzade ve Ziya Gökalp başta olmak üzere, büyüklerimizin çabalarıyla önemli bir sonuca ulaşıldı ve bir vizyon belirlendi. Bu vizyon, Azerbaycan’ın bayrağında Türkleşmeyi, İslamlaşmayı ve Muasırlaşmayı (Çağdaşlaşmayı) temsil eden üç renkle özlü bir biçimde ifade edildi. Mavi, yeşil ve kırmızıyı belli oranlarda karıştırarak insanoğlunun görebildiği tüm renkleri elde etmek mümkündür. Bu üç rengin eşit oranda alınması Nur’u temsil eden Beyaz rengi verir. Maalesef, günümüzde bu üç rengin anlamıyla ilgili epeyce kavram karışıklığı ile karşılaşıyoruz. Bu durum özellikle kırmızı renk konusunda açık bir şekilde görülmektedir. Muasırlaşma Avrupalılaşma değildir: örneğin, 16.yüzyılda Muasırlaşma dünya açısından Osmanlılaşmaktı. Çünkü o dönemin en ileri düzeyde olan devleti Osmanlı İmparatorluğu idi.
Muasırlaşma sadece demokratikleşme de değildir: bilim ve teknoloji demokrasiden önce gelir. Türkleşme, İslamlaşma ve Muasırlaşmayla birlikte yürütülmelidir; eğer üçü birlikte yürütülmezse herhangi bir ilerleme sağlanamaz. Burada bir şeyi iyi anlamamız gerekiyor. İslamlaşma sadece örtünmek değildir, Kuran’da örtünme ile ilgili 2 ayet varken, ilim-irfanı (ve bunun ayrılmaz parçası olan bilim ve teknolojiyi) arayıp bulmamızı emreden 600’den fazla ayet vardır. Bunlar hiç konuşulmuyor. Nasıl bir İslamlaşmaktır bu? Türkleşmeye gelince: Türk tarihi sadece fetihlerden oluşmuyor. Bilim, teknoloji, sanat alanlarında dünya medeniyetine istisnai katkılarda bulunmuşuzdur. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ.