Ahmet Yesevi ve Nurettin Topçu’nun Din Ve Dindarlık Tasavvurlarının Mukayeseli İncelenmesi – Mevlüt Uyanık

AHMET YESEVİ VE NURETTİN TOPÇU’NUN

DİN VE DİNDARLIK TASAVVVURLARININ MUKAYESELİ İNCELENMESİ

Prof.Dr. Mevlüt UYANIK
Hitit Üniversitesi,İlahiyat Fakültesi

Birçok alanda yeni krizlerle karşı karşıya olan insanlığı huzura kavuşturabilecek yeni bir Türk-İslam Medeniyet tasavvuru üzerine düşünmek gerekiyor. Bir yanda dini ve metafizik değerlerden arındırılmış seküler, maddeci-pozitivist bilgi, bilim tasavvuru ve bunlar üzerine kurulu Batı medeniyet anlayışının küreselleşmesi bulunmaktadır. Küreselleşme bağlamında Orta Doğu, Afganistan-Pakistan bölgesi ve İç Asya (Türkistan) gibi enerji üretim ve arz merkezlerini kontrol altında tutmak için çok farklı politikalar geliştirilmektedir. Diğer yanda, buna karşı olduğunu söyleyen ve dini verileri selefi tarzda yorumlayarak ekonomi- politikalarına araç kılan siyasal İslam’ı savunan zihniyet bulunmaktadır. Bu açıdan cihatçı selefilik de denilen bu akım, uluslararası bir boyuta sahiptir.

Türkistan coğrafyasında felsefeyi küfür, kelamı zındıklık, tasavvufu şirk olarak gören yeni selefi akımların yaygınlaşmaya başlaması önemli bir sorundur. Çünkü Türkistan/Atayurt Arap-Fars iktidar kavgaları ve bunların teolojik temellendirmeleri dışında Hanefî fıkhı, Maturidî akâidi ve Yesevî geleneğiyle şekillenmiştir. Biz buna Türkistan Müslümanlık Tasavvuru diyoruz.

Yusuf Hashacip ve Ahmet Yesevî gibi Türkistan Müslümanlığının alt yapısını oluşturan âlimlerimize ve Türkiye’de de Nurettin Topçu gibi çağdaş âlimimize göre, fıkıh ve kelamcıların zahiri bilgilerine sahip kişiler olarak yaşan Sufîler, âlim, âbid ve ârif kişilerdir. Bu insanların şiddetsiz, barışçıl bir İslam sunumları vardır. Bu bağlamda Ahmet Yesevî ve yetiştirdiği talebeleri (alperen Sufîler) İslamiyet’in bu yorumunu sadece Türkistan coğrafyasını hayata geçirmekle kalmayıp, tarihi ipek yolunu takip ederek Anadolu’da gelmişler, insanların kalpleri İslamiyet’e ısındırmışlardır.

Bu bildirinin öncelikli hedefi, felsefeyi küfür, kelamı zındıklık, tasavvufu şirk olarak gören İslamcı siyasal hareketler ve yeni selefi zihniyetin ortaya koyduğu selefi dindarlık diye sunduğu taassubtan ibaret olan anlayışına karşı Türkistan’dan Ahmet Yesevî; Türkiye’den de Nurettin Topçu’nun bakış açılarını mukayeseli incelemektir. Çünkü Zühd ve takva (piety)dan ibaret olan dindarlık ile ile sözde ve biçimsel dindarlık (pious) farkını göstermek önemlidir. Böylelikle “dindar varoluşçu bir tutum” geliştirmenin imkanını müzakereye açacağız.

Makalenin tamamını indirmek için tıklayınız

İlgili Yazılar