Amelde Hanefi, İtikatta Maturidi

Antalya’nın Kepez bölgesinde kurulan ve kısa adı BİZDEYAR İlim Kültür Gençlik Eğitim Hizmetleri Derneğinin sık sık gerçekleştirdiği toplantılarına bu hafta din kültürü ve ahlak bilgisi öğretim görevlisi Enver Sarıca konuk oldu.

Sarıca, 1070 yıl önce yaşamış İmam Maturidi’nin günümüze ışık tuttuğunu, İmam-ı Azam’ın öğretilerini kendisine rehber edindiğini anlattı. Resul’ün anlamının ‘seçilmiş insan olduğunu dile getiren Sarıca, “geçmiş peygamberlere saygı, biz Müslümanlar’a özgüdür, başka hiçbir dinde yoktur. Biz Türkler genel olarak amelde hanefi, itikatta maturidiyiz” dedi. “Maturidiye göre, dinin öğrenilmesinde iki bilgi kaynağı vardır. Nakil ve Akıldır”diyen Sarıca, “Nakilden maksat, Kur’an ve sünnettir. Maturûdî; nakil ile akıla da aynı derecede itimat etmek gerektiği görüşündedir. Vahyin muhatabı akıldır. Vahiy akıla bilgi olarak ulaşır. Akıl O bilgiyi işleyerek düşünce ile anlayıp kalbî imana dayanak olur” şeklinde konuştu.

Cengiz SAVAŞERİ

—————- ————–

Tarih, kültür ve dini medeniyetimizde imam Maturidi konusunda anlatımda bulunan eski İmam Hatip Müdürü Enver Sarıca, uzun yıllar eğitimci ve yönetici olarak çeşitli görevlerde bulunmuş olup son yıllarda verdiği konferanslarla da bilinmekte. Enver Sarıca kısa adı BİZDEYAR İlim Kültür Gençlik Eğitim Hizmetleri Derneğinin konuğu oldu.

 Sarıca, 1070 yıl önce yaşamış İmam Maturidi’nin günümüze ışık tuttuğunu, İmam-ı Azam’ın öğretilerini kendisine rehber edindiğini anlattı. İmam-ı Azam’ın aslen Buharalı olduğunu, İmam Maturidi’nin Semerkant yakınında bir kasaba olan MATURİT doğumlu olduğunu bu yüzden mensup olduğu kasabaya ait anlamında Maturid-i adıyla anıldığını söyledi.

KURAN’A GÖRE MEZHEP YOK 

Peygamber kelimesinin Türkçe karşılığının ‘ELÇİ, Haberci’ olduğunu, Resul’ün anlamının ‘seçilmiş insan olduğunu dile getiren Sarıca, “geçmiş peygamberlere saygı, biz Müslümanlar’a özgüdür, başka hiçbir dinde yoktur. Biz Türkler genel olarak amelde hanefi, itikatta maturidiyiz” dedi.

Enver Sarıca, “Mezhep din değildir, İmamların görüşleri Kuran’a, Hadise, Sünnete dayanır. Dayanmalıdır ama Kuran ayetleri esastır, mezhepler sonrası 14.y.y da tarikatlar oluşmuş 20 y.y da cemaatler çoğalmıştır. Türklerin İslamiyet’e geçişlerinin tarihi 912 olarak biliniz, ama daha önce 750 li yıllarda İslam’ı tanıyıp anlamaya ve benimsemeye başlamışlardır. O tarihlerde EBU (baba) kelimesinin geçtiğini görüyoruz. İmam-ı Azam Ebu Hanife ismindeki ’EBU’ bundandır ” dedi. + halife dönemini için Asr-ı Saadet devri diyen Enver Sarıca hoca,” ne acıdır ki, halifelerimizden 3 tanesi suikast sonucu hakkın rahmetine kavuşmuştur, halifeler döneminde ayrılıklar olmaya başlamıştır, bu ayrılıkçılara Hariciler denilmiştir. İslam tarihinde Emeviler döneminin İslam’ la bağdaşmadığını görüyoruz, daha ziyade siyasi diyebileceğimiz hilafet gücünü kullanarak zulümler yapılmıştır. Bu dönemlerde Ehli Beyit’ ten Horasana göç edenler olmuştur. Seyid kelimesi Türkler tarafından Ehli Beyit’e saygı olarak o yıllardan beri söylenmektedir” şeklinde anlatımlarını sürdürdü. BU gelişmeler üzerine İmam-ı Azamın ortaya koyduğu kuralları, siyasi ve İtikadı olarak ikiye ayıran Sarıca, Maturidi ninde aynı doğrultuda görüş bildirdiğini Fıkıh, tesvir ve Hadis ilimlerine derinden sahip olduğunu izah etti. “İtikat, inançtır, siyasi olan ise Hilafet gücüdür” dedi.

AKIL VE NAKİL

“Maturidiye göre, dinin öğrenilmesinde iki bilgi kaynağı vardır. Nakil ve Akıldır”diyen Sarıca, “Nakilden maksat, Kur’an ve sünnettir. Maturûdî; nakil ile akıla da aynı derecede itimat etmek gerektiği görüşündedir. Vahyin muhatabı akıldır. Vahiy akıla bilgi olarak ulaşır. Akıl O bilgiyi işleyerek düşünce ile anlayıp kalbî imana dayanak olur” şeklinde konuştu.

Maturidi’nin,  Akıl ile nakil dengesini esas aldığını söyleyerek “ İnsan fizyolojik yapısıyla birlikte akla sahip olarak yaratılmıştır Maturûdî; dine, akıl, ilim, hoşgörü, ve taassuptan uzak bir tavırla yaklaşır. İmanın ana ilkelerini ilgilendirmeyen eylem ve ibadet farklılıklarını hoşgörüyle karşılar, Kelime-i şahadet getiren, kıbleye yönelen herkesi mümin /Müslüman olarak değerlendirir”.Dedi.

HER BİD’AT SAPIKLIKTIR

“Bid’at; dine sonradan sokulan şey demektir”.diyen Enver Sarıca,” Peygamberimiz(s.a.s.) ve 1. kuşak sahabe zamanlarında bulunmayan, onlardan sonra dinde meydana çıkarılan, itikat, ve ibadet olarak yapılmaya başlayan değişikliklerdir.İslam medeniyet tarihinde ihmal edilen veya terk edilen Maturûdî ilim zihniyeti tanınmalı, iyi anlaşılmalı, Hayata katılmalıdır”. Dedi. “İbadetler İmanın bir cüzü değildir. İmanın gereği ve sonucudur. Kişi farzı ve haramı inkâr etmediği sürece imandan çıkmaz. Farz ve haramlardan birine inanmamak veya hafife almak, alay etmek, değiştirmeye kalkışmak imanı giderir. Cehennemde ebedî kalmaya sebep olur”. Şeklinde açıklamalarda bulundu.

ATATÜRK’ÜN, MATURİDİ EKOLÜNDE TEFSİR TALEBİ

Atatürk’ün, Maturidi ekolünde tefsir talebi olduğuna dikkat çeken Sarıca, “Cumhuriyetin kuruluş döneminde İslam’ın ana kaynaklarının öğrenilmesi amacıyla yapılan çalışmalarda, Tefsir yazılması için görevlendirilen Ahmet Hamdi Yazır hocaya bizzat Gazi Mustafa Kemal’in bedelini kendisinin ödemek istemesi ve Maturûdî ekolüne bağlı Tefsir yapılmasını istemesi bilinmektedir. Bu konuda bir özel sözleşme imzalandığı bilinmekte olup, arşivlerde bu sözleşme vardır”. Cümlesiyle konuşmasını sonlandırdı.

Dernekleri hakkında kısa bilgi veren başkan Hüseyin Sertçelik, amaçlarının gençliğe ilim ve kültür desteği vermek olduğunu söyledi. Kuran ayetlerinden derlenmiş sureler ile Peygamber efendimizin (s.a.v) Türkleri işaret eden ve öven hadislerinden metinleri dağıtan başkan katılımcılara, İmam-ı Azam’ın ve Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı’nın kitaplarından hediye etti.

Cengiz SAVAŞERİ

Kaynak: Yeni Yüzyıl Gazetesi/Tuba AKIN ~ 22 Şubat 2013 

İlgili Yazılar