KUR’AN’DA RAKAMLAR (Bağlamsal Fonksiyonları)
Giriş
Kur’anın en temel esaslarını ve muhteva alanını oluşturan tevhid, ahiret gibi konulardan başlayarak kıssalar, aile, nikah, miras, vs. temel-detay birçok muhtelif konuların anlatımında farklı sebep ve saiklerle kullanılan ve bulunduğu yerlerde önemli fonksiyonlar icra eden rakamların konusal bağlamlarına dikkat çekmek istedik. Bilindiği gibi harflere birtakım sayılar değerler yükleyerek değişik tarihler, sonuçlar çıkarmaya dayalı ebced, cifr gibi veya kurgusal olarak harflerden havass gibi birtakım isimlendirmeler altında birtakım ilimler (!) üretme, biraz modernizm ve ortam görmüş 19 safsatası, sonradan verilmiş ve Kur’anın aslından olmayan değişik rakamsal oyunlarla şifreler keşfetme (!), matematiksel mucizeler (!) gibi Kur’anın ne inzal sebeplerine, ne inzal dönemi şartlarına uymadığı gibi absürt ve alakasız denilebilecek; usulden, zaman ve zeminden yoksun, rastgele oyun-oynaşlar, garabetler söz konusu edilmiş ve edilmektedir. Bu anlamda bu yazının, doğrudan amaçlarından olmasa da bir nevi bu tür fantastik hobilere cevap işlevi gördüğünden de bahsedebiliriz. Bu arada rakam ifade eden birtakım kelime ve kavramlarla içeriklerine de değinilmiştir.
Kur’anda kullanılan kelimeler ister gaib(e)/muhatab(a)/mütekellim olsun ister mazi/muzari’/emr olsun mufred/tekil, musenna/ikil ya da ya da daha fazla sayıdaki varlığı, fiil veya durumu vs. bildiren cem’ kelimelere ve bu anlamda Kur’ani bir liste oluşturmaya; yine kendi içinde rakamsal/sayısal/niceliksel anlam taşıyan ‘akall/kalil/kalile/kall/taklil’, ‘aam’, ‘bahs’, ‘bast-u kabz/kadr’, ‘besse/yebussu’, ‘bey’’, ‘cumleten’, ‘dinar’, ‘dirhem’, ‘evvel/evvelu(i)n/ula’, ‘ahir/aharan/aharu(i)n/uhra’, ‘ekda’, ‘endad’, ‘enfal’, ‘fey’’, ‘fevc’, ‘fidye’, ‘fie (kalile-kesire)’, ‘ganimet’, ‘hisab/husban’, ‘imri’, ‘muhtelif/muhtelifi(un)’, ‘ekser/istiksar/kesir/kesire/kesret/kesur/kevser/tekessur/tekasur/teksir’, ‘ihsa’, ‘kader/mikdar/takdir’, ‘kem’, ‘ke-eyne’, ‘kesad’, ‘kifl/kifleyn/kefil/tekfil’ ‘kull’, ‘mezid/tezdid/ziyade’, ‘miskal-u zerre’, ‘reht’, ‘riba’, ‘sa’a’, ‘semen’, ‘sene/sinin’, şef’/şefa’at/şefi’/şafi’in/şufe’a/yeşfa’/yeşfe’un’, ‘şehr/şuhur/eşhur (ma’lumat)’, ‘şetta’, ‘şey’’, ‘usbe’, ‘ta’did/iddet/‘aded/‘add/‘aaddin/ma’dud/ma’dude/ma’dudat’… gibi edat ve kelimelere, keza ‘bir seferlik/anlık’ durum bildiren kelime ve terkiplere yer verilmemiştir. (1)
Toplu halde Kur’anda geçen rakamlar sırasıyla şunlardır: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 20. 30. 40. 50. 70. 80. 90. 100. 200. 309. 1.000. 2.000. 3.000. 5.000. 50.000. 100.000.
Şimdi bunların, sırasıyla konusal bağlamlarına göre kompozisyonu:
A. Kur’anda Rakamlar:
1.
Bir, tek, kimse, hiç kimse, diğer, birer (ahad-vahid/vahide/vahde-ihda, furada):
Bir, tek (ahad-vahid/vahide/vahde-ferd): Allahın bir ve denksiz oluşu (12/Yusuf, 39; 13/Ra’d, 16; 14/İbrahim, 48; 38/Sad, 65; 39/Zumer, 4; 40/Mu’min, 16; 112/İhlas, 1…4), ilahlığının tekliği (2/Bakara, 133, 163; 4/Nisa, 171; 5/Maide, 73; 6/En’am, 19; 9/Tevbe, 31; 14/İbrahim, 52; 16/Nahl, 22, 51; 18/Kehf, 110; 21/Enbiya, 108; 22/Hac, 34; 29/Ankebut, 46; 37/Saffat, 4; 38/Sad, 5; 41/Fussilet, 6) (2), İsrailoğullarının, bir çeşit yemeğe dayanamamalarını ifadeleri (2/Bakara, 61), bir zamanlar insanların tek bir topluluk oldukları ve zamanla ihtilaf ettikleri (2/Bakara, 213; 10/Yunus, 19), insanların tek bir nefisten yaratıldığı (4/Nisa, 1; 6/En’am, 98; 7/A’raf, 189; 39/Zumer, 6), yetimlerden, birden fazla eşe adaletsizlikten çekinme söz konusu ise birriyle yetinilmesi (4/Nisa, 3), miras taksimi (4/Nisa, 11-12), savaş halinde mü’minlerin silahlarını yanlarında bulundurmaları, aksi halde kafirlerin çetin bir hamlede bulunabilecekleri (4/Nisa, 102), Rabb/Allah dilese herkesin tek bir topluluk olabileceği (5/Maide, 48; 11/Hud, 118; 16/Nahl, 93; 42/Şura, 8), Hz. Hud’a kavmi Ad’in, tek Allaha çağırmasından dolayı kınamaları ve hodri meydanda bulunmaları (7/A’raf, 70), Zeliha’nın, aşık olduğu Hz. Yusuf’u karşılarına çıkardığı kadınların her birine bıçak vermesi, Hz. Yusuf, rüyalarını tabir ettiği hapis arkadaşları, Hz. Yakub çocuklarını gönderirken tek bir kapıdan değil muhtelif kapılardan girmelerini salık vermesi, Hz. Yusuf’un öz kardeşini alıkoyması üzerine diğer kardeşlerinin onu bırakıp kendilerinden birini almalarını istemeleri (12/Yusuf, 31, 36, 41, 67, 78), ilahi kudret bağlamında birçok çeşitli bitkinin tek bir suyla sulanması (13/Ra’d, 4), Resulullahın, Kur’anda Rabbin tekliğini seslendirdiğinde müşriklerin rahatsız olmaları (17/İsra, 46; 39/Zumer, 45), Müşriklerin, Allahın huzuruna gelecek olmaları (19/Meryem, 80, 95), Hz. İsa’nın kavminin tek bir topluluk olduğu (21/Enbiya, 92; 23/Mu’minun, 52), Hz. Zekeriya’nın, Rabbine kendisini tek başına bırakmaması duası (21/Enbiya, 89), zina eden erkek ve kadının her birine celde cezası verilmesi (24/Nur, 2), azap içindeki müşriklere bir defa değil birçok defa ölümü arzulamaları şeklinde ifade (25/Furkan, 14), kafirlerin, Kur’anın tek bir seferde indirilmemesine şaşırmaları (25/Furkan, 32), (Allah için) yaratma ve yeniden diriltmenin tek bir canlının yaratılması gibi olduğu (31/Lokman, 28), Hz. Peygamberin risaleti ve cinnet geçirmediği bağlamında tek bir şey va’z edildiği (34/Sebe’, 46), elçileri yalanlayan ve kendilerini uyaran adamı öldüren kavmin helakinin tek bir sayha/çığlık olduğu (36/Yasin, 29), yeniden dirilmeyi inkar eden müşrikleri tehdit bağlamında kıyametin tek bir çığlıktan (sayha/zecre/nefha/dekk) ibaret olduğu (36/Yasin, 49, 53; 37/Saffat, 19; 38/Sad, 15; 69/Hakka, 13-14; 79/Nazi’at, 13), birinin doksan dokuz diğerinin bir koyunu olaniki davalı kıssası (38/Sad, 23), azaptakilerin çıkış yalvarmalarına tek Allahı inkarlarıyla cevap verilmesi (40/Mu’min, 12), azap görüldüğünde Allahın tekliğine iman etmenin faydasızlığı (40/Mu’min, 84), insanların küfürde tek bir topluluk olması (43/Zuhruf, 39), Semud kavminin, kendileri gibi bir beşer olan Hz. Salih’e itaat etmeyecekleri ve tek bir sayha ile helaki (54/Kamer, 24, 31), kıyamet bağlamında Allahın emrinin bir anlık oluşu (54/Kamer, 50), Hz. İbrahim ve beraberindeki iman edenlerin, inanmayan kavimlerine tek Allaha iman etmedikçe sürekli bir düşmanlık ve öfke söz konusu olduğunu söylemeleri (60/Mumtehine, 4) ve sahip olduğu konum ve zenginlik imkanları sebebiyle vahye muhalefeti seçen Velid b. Muğire’nin Allah tarafından ‘Onu, tek başına bana bırakın’ tehdidi (74/Muddessir, 11) anlatılırken geçer. Biri, diğeri (ahad, ferd, ihda): Biri öldüğünde tereke bırakılacak kimseler (2/Bakara, 180), infakla ilgili temsil (2/Bakara, 266), borçların yazılması bağlamında bir erkek iki kadın şahit tutmanın hatırlatma illeti (2/Bakara, 282), bir eşin yerine başka bir eş alındığında mihrlerinin verilmesi emri (4/Nisa, 20), abdest ve teyemmüm sebepleri (4/Nisa, 43; 5/Maide, 6), Habil-Kabil kıssasında Kabil’in kurbanının kabul edilmediği (5/Maide, 27), mü’minlere vasiyet ahkamı (5/Maide, 106), ölüm anı (6/En’am, 61), savaş bağlamında Allahın va’di (8/Enfal, 7), birileriyle anlaşmayan müşriklerin sürelerinin sonuna kadar tamamlanması ve onlardan yardım isteyenlerin himayesi emri (9/Tevbe, 4, 6), savaş bağlamında şehitlik ya da gazilik olarak iki güzellikten birinin beklenmesi (9/Tevbe, 52) sure indirildiğinde ‘sizi gören biri var mı’ diyenlerin tasviri (9/Tevbe, 127), kız çocuğuyla müjdelenen müşrik arabın psikolojik tasviri (16/Nahl, 58; 43/Zuhruf, 17) iki adam temsili (16/Nahl, 76), yanında yaşlanan ana-babaya güzel söz söylenmesi emri (17/İsra, 23), Ashab-ı Kehf’in kendi aralarında diyalogu (18/Kehf, 19, 22), müşrikleri tehdit bağlamında, kıyamette huzura tek başına gelmeleri (19/Meryem, 80, 95), helak edilen öncekiler (19/Meryem, 98), öldüğünde geri dönmek isteyecek müşrik ve münafık insan (23/Mu’minun, 99; 63/Munafikun, 10), eşlerine zina iftirası atanlarla ilgili ahkam (24/Nur, 6), başkasının evine girme adabı (24/Nur, 28), Hz. Musa’nın Medyen’de rastladığı iki kız kardeş kıssası (28/Kasas, 25-27), diğerlerinden farklı konumda bulunan Hz. Peygamberin eşlerine uyarılar (33/Ahzab, 32), uyarıcı peygamber geldiğinde en doğru dosdoğru ümmetlerden biri olacaklarına yemin etmelerine rağmen geldiğinde cayan müşrikler (35/Fatır, 42), mü’min gruplar biriyle savaştığında ıslah emri (49/Hucurat, 9), gıybetle ilgili bir temsil (49/Hucurat, 12), münafıkların Yahudilere dalkavukluğu bağlamında Hz. Peygambere itaat etmeyip kendilerine yardım edecekleri (59/Haşr, 11), cehennemin çok feci oluşu (74/Muddessir, 35) anlatılırken geçer. (Hiç) kimse (ahad): Harut ve Marut kıssası bağlamında hiç kimseye sihir öğretmedikleri, Allahın izni olmaksızın kimseye zarar vermeyecekleri (2/Bakara, 102), Hz. İsa’dan sofra mucizesi isteyenlere, buna rağmen inkar etmeleri durumunda maruz kalacakları azap tehdidi (5/Maide, 115), Hz. Lut’un, kavminin yaptığı çirkinliklerle suçlaması (7/A’raf, 80; 29/Ankebut, 28), Hz. Lut’a, kimse geri bakmadan geceleyin yola çıkma emri verilmesi (11/Hud, 81; 15/Hicr, 65), Ashab-ı Kehf’in kendi aralarında diyalogu (18/Kehf, 19), aynı kıssa bağlamında Allahın hükmüne kimseyi ortak etmeme (18/Kehf, 26), iki adam temsili ve onlardan birinin diğerine Rabbine hiç kimseyi ortak koşmayacağı ifadesi ve diğerinin de iş işten geçtikten sonra aynı şeyden uzak durmaktan dolayı pişmanlığı (18/Kehf, 32, 38, 42), hesap günü Rabbin hiç kimseye zulmetmeyeceği (18/Kehf, 49), Rabbe kullukta hiç kimsenin ortak edilmemesi emri (18/Kehf, 110), Hz. Meryem’e, melek tarafından kimseyle konuşmaması telkini (19/Meryem, 26), peygamberlerin, Allahtan başka kimseden korkmadıkları ve Hz. Muhammed’in ayrıcalıklı konumu (33/Ahzab, 39-40), şayet gökler çökse Allahtan başka hiç kimsenin tutamayacağı (35/Fatır, 41), Hz. Süleyman’ın Allahtan hiç kimseye verilmemiş mülk istemesi (38/Sad, 35), farz-ı muhal Hz. Peygamber Allaha yalan uydurmuş olsaydı Allahın gazabına karşı hiç kimsenin onu kurtaramayacağı (69/Hakka, 47), Kur’anı dinleyen cinlerin Rabbe hiç kimseyi ortak koşmayacakları ifadesi (72/Cin, 2), cinlere sığınan müşriklerin, Allahın hiç kimseyi diriltmeyeceği zanları (72/Cin, 7), Allahın mescitlerinde Allahtan başka hiç kimseye kulluk edilmeme ve kimsenin O’na şirk koşulmama emri (72/Cin, 18, 20), Allaha karşı hiç kimsenin koruyamayacağı (72/Cin, 26), müşrikleri tehdit bağlamında kıyamet sonrası Allah gibi hiç kimsenin azap edemeyecek, sıkıca tutamayacak olması (89/Fecr, 25-26), müşrik insanın, kendisine hiç kimsenin güç yetiremeyeceğini ve hiç kimsenin kendisini görmediğini zannetmeleri (90/Beled, 5, 7), takva sahibinin, bir kimseden nimet karşılığı olmaksızın iyilikte bulunduğu (92/Leyl, 19) anlatılırken geçer. (Hiç) biri (ahad): Mü’minlerin, peygamberlerin risaletleriyle ilgili hiçbiri arasında ayrım yapmadıkları (2/Bakara, 136, 285; 3/Al-i İmran, 84; 4/Nisa, 152), kafir olarak ölenin, kurtulmak için ne varsa kabul edilmeyeceği (3/Al-i İmran, 91), Uhud savaşında mü’minlerin geri dönmeden kaçma tasviri (3/Al-i İmran, 153), Hz. Musa’nın kavmine Allah’ın nimetlerini hatırlatması (5/Maide, 20), ölen münafıkların üzerine dua edilmeme emri (9/Tevbe, 84), kıyamet günü dünyada kimsenin bırakılmayacağı (18/Kehf, 47), ifk olayı bağlamında Allahın lütuf ve rahmeti (24/Nur, 21) anlatılırken geçer. Her biri (ahaduhum): Yaşama çok düşkün olan, hatta bin(lerce) sene yaşamak isteyen müşrikler (2/Bakara, 96) anlatılırken geçer. Başkası (ahad): Ehl-i Kitap’la hidayet üzere tartışma (3/Al-i İmran, 73) bağlamında geçer. Birer, birer/teker, teker (furada): Müşriklerin, Allahın huzuruna gelecek olmaları (6/En’am, 94) ve resulullahın cinnet geçirmediğini düşünmeye davet edildikleri (34/Sebe’, 46) anlatılırken geçer.
2.
İki, çift (isnan, sneyn), ikişer (mesna), ikişerli (mesaniy), ikide bir, ikinin ikincisi (saniye’sneyn):
İki, çift, iki kat (isnan, isneyn, sneteyn): Çocukların miras paylarıyla ilgili erkeğe düşen pay (4/Nisa, 11); çocuksuz olarak ölenin biri erkek diğeri kız kardeşi olduğu takdirde erkeğe düşen pay (4/Nisa, 176); ölüm anında bu kadar adil kişinin şahit tutulması (5/Maide, 106); Müşriklerin, erkekli-dişili (ikisi koyun, ikisi keçi) bu kadar çift hayvanın dokunulmaz olduğu inançlarına gönderme yapılırken (6/En’am, 143); her meyvede çifterli tohumlar yaratılması (13/Ra’d, 3); Allahtan başka ilah edinmeme (16/Nahl, 51); Hz. Nuh’un gemisine her canlıdan birer çift bindirilmesi (23/Mu’minun, 27); kasaba halkına gönderilen bu kadar elçi (36/Yasin, 14); dua bağlamında bu kadar öldürüp, bu kadar diriltmenin (yok iken var kılınmak, ölüp tekrar diriltilecek olmak) olduğu (40/Mu’min, 11) anlatılırken geçer. İkişer (mesna): Yetimlerle evlenmekte bu kadarla nikahlanabileceği (4/Nisa, 3); Hz. Peygamberin deli değil uyarıcı oluşu bağlamında (34/Sebe, 46); meleklerin bu kadar kanatları olduğu (35/Fatır, 1) anlatılırken geçer. İkişerli/tekrarlanan (mesaniy): Fatiha (15/Hicr, 87) ve Kur’an (39/Zumer, 23) bağlamında geçer. İkinin ikincisi (saniye’sneyn): Hicret esnasında Hz. Peygambere yarenlik eden Hz. Ebu Bekir’den (9/Tevbe, 40) bahsedilirken geçer.
3.
Üç (selase), üçüncü (salis), üçün üçüncüsü (salis-u selase), üçte bir (sulus-sulusa-sulusan), üçte iki (sulusey), üçer (sulas):
Üç (selase): Umrede kurban bulamayanın -10 güne tamamlamada, 7’si geriye dönüldüğünde- bu kadar gün de orada oruç tutmaları gerektiği (2/Bakara, 196); boşanmış kadınların beklemeleri gereken bu kadar aylık süre (2/Bakara, 228); Hz. Zekeriya’nın, oğlu olacağına dair Allahtan istediği alametin bu kadar gün bu kadar gün insanlara konuşamamak ve sadece işaretle anlaşabileceği (3/Al-i İmran, 41); Hıristiyanların teslis kastederek bu rakamı kullanmamaları gerektiği (4/Nisa, 171); bile bile yapılan yeminlerin keffareti olarak -on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut köle azat etmek seçeneklerine imkan bulamayanların bu kadar ay oruç tutmaları (5/Maide, 89); Tebuk seferine katılmayan bu kadar sayıdaki Müslümanın psikolojik durumları ve affedildikleri (9/Tevbe, 118); Salih’e verilen mucizevi deveyi kesmeleri üzerine helakleri için bu kadar günleri kaldığı (11/Hud, 65); Ashab-ı Kehf’in sayısıyla ilgili tartışmalar (18/Kehf, 22); köle ve cariyelerin, büluğa ermemiş olanların odaya girmek için bu kadar sayıdaki vakitte izin isteyip girmeleri (24/Nur, 58); anne karnında geçirilen bu kadar sayıdaki karanlık evre (39/Zumer, 6); kıyamette insanların -önderler, bahtiyarlar, bedbahtlar şeklinde- bu kadar kısma ayrılacakları (56/Vakı’a, 7…); gizli konuşmalarda Allah’ın da konuşmalarına dahil ve haberdar oluşu (58/Mucadele, 7); menopoza giren kadınların ve aybaşı olmamış kadınların iddetleriyle ilgili bir şüphe olduğunda bu kadar ay beklemeleri (65/Talak, 4); yalanlayanlar için cehennemde bu kadar çatallı bir gölgeye girecekleri (77/Murselat, 30) anlatılırken geçer. Üçüncü (salis): Kasaba halkına ikinciye ilaveten gönderilen elçi (36/Yasin, 14); Lat ve Uzza’ya ilaveten Menat (53/Necm, 20) anılırken geçer. Üçün üçüncüsü (salis-u selase): Allah’ı teslisin 3. kılmalarından dolayı Hıristiyanların kafir oldukları (5/Maide, 73) anlatılırken geçer. Üçte bir (sulus): Ölenin çocuğu yok ve ebeveyni mirasçı oluyorsa annesinin payının bu kadar olduğu; miras bırakan erkek veya kadının evladı ve ebeveyni olmayıp erkek veya kız kardeşi, bu ikisinden daha fazla ise her birinin payının bu kadar olduğu (4/Nisa, 11-12); namaz için kalkıldığında gecenin bu kadarlık bölümünün yeterli olacağı (73/Muzzemmil, 20) anlatılırken geçer. Üçte iki (sulusey/sulusan): Çocuğun mirası hakkında babanın ikiden fazla karısı olması durumunda bu kadar pay alacakları (4/Nisa, 11); kelale (ebeveyni ve çocuğu olmayanın) geride iki kız kardeşi olduğunda bunlara düşecek bu kadarlık pay (4/Nisa, 176); namaz için kalkıldığında gecenin bu kadarlık bölümünün yeterli olacağı (73/Muzzemmil, 20) anlatılırken geçer. Üçer (sulas): Yetimlerle evlenmekte bu kadarla nikahlanabileceği (4/Nisa, 3), meleklerin bu kadar kanatları olduğu (35/Fatır, 1) anlatılırken geçer.
4.
Dört (erba’), dördüncü (rabi’), dörder (ruba’), dörtte bir (rubu’):
Dört (erba’): Eşlerine yaklaşmama yemininin cezasının bu kadar ay beklemek (2/Bakara, 236), kocası ölen kadınların yeniden evlenmek için bekleme süresinin on gün ilaveyle bu kadar ay (2/Bakara, 234); Hz. İbrahim’in yaratılışla ilgili kalbi tatmini için mucizevi bir olayın gerçekleşmesi için ona bu kadar kuş yakalaması istendiği (2/Bakara, 260); (eş olan) kadınların fuhuş (lezbiyenlik) yaptıklarının kanıtlanması için bu kadar şahit istenmesi (4/Nisa, 15); anlaşmalarını müşriklere -Müslüman olmak veya ülkeyi terk etmek için- verilen bu kadar aylık süre (9/Tevbe, 2); bu kadar ay olan dokunulmaz/haram aylara gönderme (9/Tevbe, 36); iffetli kadınlara namus iftirası atmaktan ve cezasından beraat için belirlenen bu kadar şahit bulması, bu mümkün değilse bu kadar defa yemin etmesi ve karşıdan eşin de bunun iftira ve yalan olduğuna dair bu kadar yemin etmesi gerektiği (24/Nur, 4, 6, 8); Hz. Aişe’ye ifk/iftira olayı bağlamında yaygara koparmadan bu kadar şahit bulundurulması gerektiği (24/Nur, 13); kimi hayvanların bu kadar ayaklı oldukları (24/Nur, 45); rızıkların bu kadar günde/evrede yaratılması (41/Fussilet, 10) anlatılırken geçer. Dördüncü (rabi’): Ashab-ı Kehf’in sayısıyla ilgili tartışmalar (18/Kehf, 22); nimet bağlamında -bu sayıda ayaklı/dört ayaklı- hayvanlar lütfedildiği (39/Zumer, 6); gizli konuşmalarda -eğer 3 kişi konuşuyorsa- Allah’ın da konuşmalarına dahil ve haberdar oluşu (58/Mucadele, 7) anlatılırken geçer. Dörder (ruba’): Yetimlerle evlenmekte bu kadar (a kadar ?) nikahlanabileceği (4/Nisa, 3), meleklerin bu kadar kanatları olduğu (35/Fatır, 1) anlatılırken geçer. Dörtte bir (rubu’): Ölen kadın eşin çocukları olduğu takdirde ve ölen erkek eşin çocuğu yoksa payın bu kadar olduğu (4/Nisa, 12) anlatılırken geçer.
5.
Beş (hamse), beşinci (hamise), beşte bir (humuse):
Beş (hamse): Ashab-ı Kehf’in sayısıyla ilgili tartışmalar (18/Kehf, 22); gizli konuşmalarda -eğer 4 kişi konuşuyorsa- Allah’ın da konuşmalarına dahil ve haberdar oluşu (58/Mucadele, 7) anlatılırken geçer. Beşinci (hamise): Eşine zina isnadı durumunda beraat ve tekrar evlenmek için, eşinin de bu isnattan ve cezasından beraat için 4 şahide ilave olarak haklı olduklarının -eğer yalanlama varsa kendilerine ‘lanet ve gazab’ dilemeleri şekliyle- ifadesi (24/Nur, 7, 9) anlatılırken geçer. Beşte bir (humuse): Ganimetin taksimatında Allah, Resulü, yakınlar, yetimler, yoksullar e yolcular için ayrılması emredilen kalemler (8/Enfal, 41) anlatılırken geçer.
6.
Altı (sitte), altıncı (sadis), altıda bir (sudus):
Altı (sitte): Göklerin ve yerlerin bu kadar evrede yaratıldığı (msl. 7/A’raf, 54) anlatılırken geçer. Altıncı (sadis): Ashab-ı Kehf’in sayısıyla ilgili köpekleriyle birlikte bu kadar olduğu tartışması (18/Kehf, 22); gizli konuşmalarda -eğer 5 kişi konuşuyorsa- Allah’ın da konuşmalarına dahil ve haberdar oluşu (58/Mucadele, 7) anlatılırken geçer. Altıda bir (sudus): Ölenin çocuğu varsa ebeveynin her biri için belirlenen miras taksimatı, miras bırakan erkek veya kadının evladı ve ebeveyni olmayıp erkek veya kız kardeşi varsa ikisinden her birinin payının bu kadar olduğu (4/Nisa, 11-12) anlatılırken geçer.
7.
Yedi (seb’-seb’a):
Bu rakamın geçtiği bağlamlar, çoğunlukla kesretten kinaye kullanıma sahiptir. Göklerin bu kadar/nice katları (msl. 2/Bakara, 29; yerle birlikte her ikisini de kapsamak üzere 65/Talak, 12); umrede kurban bulamayanın -10 güne tamamlamada, üçü orada- geriye döndüğünde bu kadar gün oruç tutması gerektiği (2/Bakara, 196); Allah yolunda mallarını infak edenlerin bereketi (2/Bakara, 261); Hz. Yusuf kıssasında Melik’in rüyasında bu kadar sayıdaki zayıf ineğin bu kadar sayıdaki semiz ineği yemesi ve bu kadar sayıdaki başağın kuruduğunu görmesi, bunu ileri gelen tabircilerine sorması, onların bu işin işçinden çıkamayıp nihayetinde de Hz. Yusuf’un da bu rüyayı tabir etmesi (12/Yusuf, 43, 46-48…); cehennemin bu kadar kapısı olduğu (15/Hicr, 44); Kur’anla birlikte bu kadar sayıdaki ayetin (Fatiha) verilmesi (15/Hicr, 87); Ashab-ı Kehf’in sayısıyla ilgili tartışmalar (18/Kehf, 22); Allah’ın kelimelerinin bitimsizliğiyle ilgili bir temsilde ağaçların kalem, denizlerin mürekkep olması ve bu kadar sayıda/nicesinin eklenmesi halinde bile bitmeyeceği (31/Lokman, 27); Ad kavmine dondurucu ve feci esen rüzgarın bu kadar gece boyu musallat edildiği (69/Hakka, 7) anlatılırken geçer.
8.
Sekiz (semaniy/semaniye), sekizinci (samin), sekizde bir (sumun):
Sekiz (semaniy/semaniye): Müşriklerin, erkekli-dişili bu kadar çift hayvanın dokunulmaz olduğu inançlarına gönderme yapılırken (6/En’am, 143); yaşlı adamın (Hz. Şuayb ?) Hz. Musa’ya kızlarından birini vermesi için bu kadar yıl çalışmasına şart koşarken (28/Kasas, 27); nimet bağlamında dört ayaklı hayvanlardan bu kadar sayıda çift hayvan lütfedildiği (39/Zumer, 6); Ad kavmine dondurucu ve feci esen rüzgarın bu kadar gün boyu musallat edildiği (69/Hakka, 7); kıyamet bağlamında Rabbin arşını taşıyan meleklerin sayısı (69/Hakka, 7) anlatılırken geçer. Sekizinci (samin): Ashab-ı Kehf’in sayısıyla ilgili köpekleriyle birlikte bu kadar olduğu tartışması (18/Kehf, 22) anlatılırken geçer. Sekizde bir (sumun): Ölen erkek eşin çocuğu varsa eşinin payının bu kadar olduğu (4/Nisa, 12) anlatılırken geçer.
9.
Dokuz (tis’/tis’a): Musa’ya verilen bu kadar mucize (17/İsra, 101; ayrıca bkz. 27/Neml, 12) -ki bunlar: 1. Büyük bir yılana dönüşen asa, 2. Hz. Musa’nın güneş gibi parlayan ve beyaz olan sağ eli, 3. Sihirbazların tümünün sihirlerinin bozulması, 4. Kıtlık, 5. Tufan, 6. Çekirge, 7. Buğday güvesi, 8. Kurbağa, 9. Kan afeti: 7/A’raf, 133 (Tefhim, Mevdudi)-; Salih Peygambere suikast tertipleyen bu kadar sayıdaki fesatçı çete (27/Neml, 48) anlatılırken geçer.
10.
On (‘aşer-‘aşr-‘aşera): Umrede kurban bulamayanın 3 orada, 7 geriye döndüğünde toplam bu kadar gün oruç tutması gerektiği (2/Bakara, 196); kocası ölen kadınların yeniden evlenmek için bekleme süresinin 4 aya ilaveten bu kadar gün olduğu (2/Bakara, 234); bile bile yapılan yeminlerin keffareti bağlamında seçeneklerden biri olarak bu kadar sayıdaki yoksulu yedirmek veya giydirmek gerektiği (5/Maide, 89); yapılan haseneye verilecek karşılığın bu kadar fazlası olduğu (6/En’am, 160); Musa ile ilahi sözleşmenin süresi -otuz gece gece ilaveyle- 40 gece olduğu- (7/A’raf, 142); uydurma olduğu iddia edilen Kur’an hakkında benzeri bu kadar sureyle meydan okunması (11/Hud, 13); müşriklerin sura üfürüldüğünde yaşam sürelerinin kısalığı anlamında bu kadar gün yaşadıklarını sanmaları (20/Taha, 103); Hz. Musa’ya kızlarından birini vermesi için bu sekiz yıl şart koşulmasına ilaveten bu kadar yıla tamamlamanın lütuf olacağı (28/Kasas, 27); Zilhiccenin ilk bu kadar gecesine yemin bağlamında önemi (89/Fecr, 2) anlatılırken geçer.
11.
On bir (ahad ‘aşer): Hz. Yusuf’un bu kadar yıldız gördüğü rüyası (12/Yusuf, 4) anlatılırken geçer.
12.
On iki (isneta ‘aşer): Musa’nın, bu kadar oymağa ayrılması ve kavmi için su istediğinde asasıyla taşa vurmasının akabinde bu kadar gözeden su fışkırması (2/Bakara, 60; 7/A’raf, 160); İsrail oğullarından, birtakım yükümlülükleri yerine getirmek için bu kadar sayıda nakip seçildiği (5/Maide, 12); Allah katında ayların bu kadar olduğu (9/Tevbe, 36) anlatılırken geçer.
19.
On dokuz (tis’a ‘aşer): Cehennemin başında bu kadar sayıda melek olduğu (74/Muddessir, 30) anlatılırken geçer.
20.
Yirmi (‘işrun): Sabırlı/dirençli olunduğunda bu kadar sayıdaki askerin, bir 200 kişiye galip gelebileceği (8/Enfal, 65) anlatılırken geçer.
30.
Otuz (selasin/selasun): Musa ile ilahi sözleşmenin süresi -on gece ilaveyle- 40 gece olduğu (7/A’raf, 142); bebeğin taşınma ve sütten kesilme süresi (46/Ahkaf, 15) anlatılırken geçer.
40.
Kırk (erba’in): Musa ile ilahi sözleşmenin bu kadar gecede olduğu (2/Bakara, 50) ve tamamlandığı (7/A’raf, 142); İsrail oğullarının, ceza olarak bu kadar yıl boyunca şaşkınca dolaşmaları (5/Maide, 26); yaşam serüveniyle insanın olgunluk yaşının bu kadar yıl olduğu (46/Ahkaf, 15) anlatılırken geçer.
50.
Elli (hamsin): Hz. Nuh’un, kavmi arasında ne kadar yaşadığı anlatılırken 1000’den bu kadar düşürülürken (29/Ankebut, 14) geçer.
70.
Yetmiş (seb’in/seb’un): Hz. Musa’nın, Allah ile buluşma zamanı için seçtiği bu kadar sayıdaki adam (7/A’raf, 155); Münafıklar için istiğfarın asla kabul olunmayacağıyla ilgili çokluk ifade edilirken (9/Tevbe, 80); amel defteri solundan verilenin cehenneme atılırken bağlanacağı zincirin bu kadar arşın uzunlukta olduğu (69/Ahkaf, 32) anlatılırken geçer.
80.
Seksen (semanin): İffetli kadınlara zina iftira atıp dört şahit getiremeyenler için belirlenen bu kadar sayıdaki celde: sopa cezası (24/Nur, 4) anlatılırken geçer.
99.
Doksan dokuz (tis’un): Hz. Davud’a gelen davacılardan birinin, bu kadar sayıdaki koyuna sahip olmasına rağmen diğerinin koyununa sahip olmaya çalıştığı (38/Sad, 23) anlatılırken geçer.
100.
Yüz (mie): Viran olmuş bir kasabaya gelip buranın yeniden dirilişini merak eden birine (Uzeyr ?) cevap sadedinde bu kadar öldürülüp diriltilmesi (2/Bakara, 259); Allah yolunda mallarını infak edenlerin bereketi (2/Bakara, 261); sabırlı/dirençli olunduğunda bu kadar sayıdaki askerin, bir kat fazlasına galip gelebileceği (8/Enfal, 65); zina eden erkek ve kadına bu kadar celde: sopa sayısı vurulması (24/Nur, 2) anlatılırken geçer.
200.
İki yüz (mieteyn): Sabırlı/dirençli olunduğunda yarısı kadar askerin, bu kadar sayıdaki askere galip gelebileceği (8/Enfal, 65) anlatılırken geçer.
309.
Üç yüz dokuz (miet-i sene ve’zdad tis’a): Ashab-ı Kehf kıssası bağlamında ne kadar kaldıkları (18/Kehf, 25) anlatılırken geçer.
1.000.
Bin (elf/elfe), binler(ce) (uluf):
Bin (elf/elfe): Yahudilerin dünya hayatına dair hırsları bağlamında bu kadar yıl yaşamayı istemeleri (2/Bakara, 96); Bedir’de Allah’ın, bu kadar melekle yardım etmesi (8/Enfal, 9); sabırlı/dirençli olunduğunda bu kadar sayıdaki askerin, bir kat fazlasına galip gelebileceği (8/Enfal, 65); azap günü geldiğinde müşriklere o bir günün, bu kadar uzun geleceği (22/Hac, 47); Hz. Nuh’un, kavmi arasında -50 yıl eksikle- bu kadar yıl yaşadığı (29/Ankebut, 14); kainatta olup biten her şeyin Allah’a ulaşması süresi olan 1 günün bizim bildiğimiz bu kadar yıl oluşu (32/Secde, 5); Kur’anın indirilmeye başlandığı Kadir gecesinin, bu kadar aydan daha hayırlı oluşu (97/Kadr, 1-3) anlatılırken geçer. Binler(ce) (uluf): Yahudilerin ölüm korkusuyla Mısır’dan binlerle çıkışları (2/Bakara, 243);
2.000.
İki bin (elfeyn): Sabırlı/dirençli olunduğunda yarısı kadar askerin bu kadar askeri yenebileceği (8/Enfal, 66) anlatılırken geçer.
3.000.
Üç bin (selase-i alaf): Bedir’de Allah’ın, bu kadar melekle yardım etmesi (3/Al-i İmran, 124) anlatılırken geçer.
5.000.
Beş bin (hamse-i elf/alaf): Uhud savaşında, Allah’ın bu kadar melekle yardım edeceği müjdelenmesi (3/Al-i İmran, 125) anlatılırken geçer.
50.000.
Elli bin (hamsin elfe/alaf): Meleklerin ve Ruh/Cibril’in, gaybi bir olgu bağlamında Allaha doğru yükselmelerinin (‘uruc) süresi (70/Me’aric, 4) anlatılırken geçer.
100.000.
Yüz bin (miet-i elf): Hz. Yunus’un gönderildiği kavmin sayısı biraz fazlasıyla bu kadar olduğu (37/Saffat, 147) anlatılırken geçer.
B. Kur’anda Rakam İfade Eden Kelimeler:
Biz’-u sinin (birkaç yıl): Hz. Yusuf’un, zindandan çıkan arkadaşına rüya tabiri bildiğini krala söylemesini istemesi karşısında şeytanın unutturması üzerine birkaç yıl daha kalması (12/Yusuf, 42) ve Ehl-i Kitab olan Bizans’ı mağlup eden ateşperest Sasanilerin birkaç yıl içinde Bizans tarafından yenilecekleri ihbarı (34/Rum, 4) bağlamında geçer.
Kerre/kerreteyn (defa/iki defa): kerre (defa, kez, kere): Müşriklerin, öldükten sonra tekrar dünyaya gelmek ve iyilerden, mü’minlerden ve muhsinlerden olmayı istemeleri (2/Bakara, 167; 26/Şu’ara, 102; 39/Zumer, 58), bir zamanlar İsrailoğullarına zafer yardımında bulunulması (17/İsra, 6) ve müşriklerin yeniden diriliş tehdidiyle alay etmeleri (79/Nazi’at, 12) bağlamında geçer. kerreteyn (iki defa/kez/kere): Kozmik sistemdeki uyum ve ihtişamın ifadesi (67/Mulk, 4) bağlamında geçer.
Kila (her ikisi): Ana-babaya güzel söz söyleme ve dua etme tavsiyesi (17/İsra, 23) bağlamında geçer.
Merre/merrat/merreteyn (defa/iki defa): Merre (defa/kez/kere): Yeniden dirilişin ilk yaratılışla örneklendirilmesi (6/En’am, 94; 17/İsra, 51; 18/Kehf, 48; 36/Yasin, 79; 41/Fussilet, 21), ayetlere inanmama durumunda bir tehdit (6/En’am, 110), müşriklerin her defasında sözlerini bozmaları (8/Enfal, 56), Müslümanlara, ilk defa başlatan müşriklere karşı savaşa teşvik (9/Tevbe, 13), münafıklar için 70 defa da af dilense affedilmeyecekleri (9/Tevbe, 80), ilk gerektiğinde savaşa çıkmayan münafıklara savaş için gelmemeleri (9/Tevbe, 83), münafıkların senede iki defa sınandıkları (9/Tevbe, 126), bir zamanlar İsrailoğullarının iki defa fesat çıkarmalarıyla ilgili olay (17/İsra, 7), Hz. Musa’ya bir kere daha iyilik yapılmış olması (20/Taha, 37) anlatılırken geçer. Merrat (vakit, defa): Hz. Peygamberin evine girme zamanları (24/Nur, 58). Merreteyn/Merretan (iki defa): Talak seçeneği (2/Bakara, 229), Bedevi araplardan münafıklık yapan ve nifak üzere olmaya alışmış olanlara iki defa azap edileceği (9/Tevbe, 101), münafıkların senede iki defa sınandıkları (9/Tevbe, 126), bir zamanlar İsrailoğullarının iki defa fesat çıkarmaları (17/İsra, 4), sabredenlere mükafatlarının iki kat verileceği (28/Kasas, 54), Hz. Peygamberin hanımlarına, Allah ve resulüne boyun eğmeleri ve salih amel işlemeleri halinde mükafatlarının iki kat olacağı (33/Ahzab, 31) anlatılırken geçer.
Nısf (yarım, yarısı): Talakta mihr (2/Bakara, 237), miras taksimi ve kelale (4/Nisa, 11-12, 176), evlenilmiş cariyelerden fuhuş yapanlara hür kadınlara verilen cezanın yarısının verilmesi (4/Nisa, 25), Hz. Peygamberin ve ashabın gece namazı (73/Muzzemmil, 3, 20) bağlamında geçer.
Şef’ (çift) ve Vetr (tek): Yemin bağlamında (89/Fecr, 3) geçer.
Yazar: Ömer Faruk Karataş
Dipnot:
1-Arap dili yapısı içerisinde sayılar/rakamlar, kurulumu, aksam ve detaysal açılımları için, ayrıca rakamsal özellik taşıyan kelimelerle ilgili şu çalışmalara bkz. Arapça’da Sayılar, Vecdi Akyüz, Kitabevi, 1998; Arapça Dilbilgisi/Nahiv, Mustafa Meral Çörtü, M.Ü.İ.F. yay. 2016, s. 231-247
2-Allahın bir, tek, eşsiz-benzersiz oluşu elbette sadece ahad/vahid/vahde ile sınırlı değildir. Başka birtakım kelime ve terkiplerle de bir ve eşsiz oluşu, tekliği ifade edilir. Bunun en bariz örneği İhlas suresidir ki ‘samed’ oluşu, doğmamış-doğurulmamış olması, hiçbir denginin olmaması -bir nevi ilk ayetteki ahad’in tefsir ve tavzihidir- de bir ve tek oluşunu ifade eder. Yine tek ve benzersiz oluşuyla ilgili olarak Kur’ani muhtevada Allahın gerek zatı, gerek sıfatları ve bağlı olarak fiil ve tasarruflarındaki mutlaklık ve yücelik, birbaşka açıdan ne olmadığı/nefy ve ne olduğuyla ilgili/ispat yöntemi üzerinden anlatılar, ism-i tafdiller, bağlı olarak yaratılmışlara -msl. öncesiz ve sonrasız oluşu, mutlak ve sorgulanamaz fiil, kudret ve iktidarı, tek baki oluşu, kevni yaratılmışların yegane halıkı, Rabbi, müdebbir, hafiz ve banisi oluşu ve ihatası, kozmik sistemde tek söz ve tasarruf sahibi oluşu, tek ve mutlak mabut oluşu, lütuf ve necatta mutlaklığı vs. açılardan- asla benzemeyişine dair doğrudan-dolaylı değinilerle ilgili ayetler çok büyük yer tutar ve zaten Kur’anın temel amacı olan tevhidin de özünü oluşturur. Ayetu’l-kursi (2/Bakara, 255), 59/Haşr, 22-24, 112/İhlas, 1-4 vd. gibi doğrudan olanları yanında muhtelif ayet ve surelerde bolca örneği olan Allahın tek ve benzersiz oluşuna dair birtakım örnekler vermek gerekirse:
O’ndan başka ilah olmayışı (2/Bakara, 163), Kendisine teslim/ihlas/ibadet olunan (2/Bakara, 136, 138-139; 23/Mu’minun, 38), Kendisini uyuklama veya uyku tutmayan (2/Bakara, 255), va’dinden caymayan (3/Al-i İmran, 9), hiçbir şekilde zarar verilemeyecek olan (3/Al-i İmran, 144), Kendisinden başka mutlak ve gerçek dost/yardımcı ve destekçi olmayan (6/En’am, 51), benzeri-ortağı olmayan (6/En’am, 163), çocuk edinmemiş, mülkünde ortaksız, yetersizlikten yardımcı, eş edinmemiş olan (6/En’am, 101; 17/İsra, 111), yaratmanın ve emrin mutlak sahibi (7/A’raf, 54), aciz bırakılamayacak olan (8/Enfal, 59), (mutlak anlamda ve ahirette) Kendisinden başka hakiki bir dost/koruyup kollayan yardımcı olmayan (18/Kehf, 26), en güzel isimler/sıfatlara sahip olan (20/Taha, 8), yaptığından sorgulanamayacak olan (21/Enbiya, 23), dünyada da ahirette de mutlak övgünün sahibi (28/Kasas, 70), göklerin ve yerin kilitleri Kendisinde olan (29/Ankebut, 63), Kendisi gibi bir benzeri daha olmayan (42/Şura, 11)… (bkz. Kur’anda Uluhiyet, Suat Yıldırım, Yeni Akademi yay./Kur’ana Göre Esmau’l-Husna, Mustafa İslamoğlu, 3c. Düşün yay./Ayet ve Hadislerin Işığında Allahın İsim ve Sıfatları & Esma-i Hüsna, İsmail Karagöz, D.İ.B. yay. vd)