Maturidi’ye Göre İslam Dışı Dinler

Maturidi’ye Göre İslam Dışı Dinler

Dr. Recep Önal

Mâtürîdî, İslâm dininin her türlü zorlamaya karşı olduğu ve farklı inanç mensuplarına karşı saygılı ve hoşgörülü olunması gerektiğini de özellikle belirtmiş, İslâm dışı din ve inançlara yönelttiği eleştirilerini de bu doğrultuda yürütmüştür. Nitekim Mâtürîdî, eserlerinde onları tenkit ederken, karşı tarafı küçümsemek yerine, taassuptan uzak bir anlayış içinde ikna etmeye çalışmış, bu çerçevede muhatabın zihnî seviyesine uygun naklî ve aklî deliller kullanarak, karşı iddiaların geçersizliğini ispat etmeye gayret etmiştir.

Mâtürîdî, Ehl-i kitaba ve diğer din mensuplarına karşı nasıl bir tutum sergilenmesi gerektiğine, İslam dinini tebliğde ve olması muhtemel olan dinî tartışmalarda takip edilmesi gereken temel ilke ve yöntemlere de temas etmiştir.

Bu çerçevede o, Kur‟an‟da ifade edilen “(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. şüphesiz senin Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir”1859 ayetini temel prensip kabul etmiş, Ehl-i kitap ve diğer din mensupları ile dinî ve dünyevî münasebetlerde bulunulması ve özellikle dinî konularda en uygun şekilde tartışılarak onların İslam‟a davet edilmesi gerektiğini, fakat aynı metodun kibirlenen ve inatçılık eden kimseler için geçerli olmayacağını, bu nedenle söz konusu kimselerle tartışmaya girilmemesi gerektiğini; zira bu kimselerle yapılan tartışmaların yarardan çok zarar getireceğini söylemiştir.

Buna ilaveten Ehl-i kitabın tamamını da aynı statüde değerlendirmemiş, aralarında Müslümanlara karşı olumlu ve olumsuz tavırlar sergileyenlerin olduğuna dikkat çekmiş, kendileriyle kurulabilecek beşerî münasebetlerde ihtiyatlı ve temkinli davranılması gerektiğini ifade ederek Müslümanlara yol göstermeye çalışmıştır.

Tanrı‟nın mutlak birliği (Tevhid) ve Hz. Muhammed‟in son peygamber oluşu ilkesinden hareket eden Mâtürîdî, eleştirilerini başta Yahudilik ve Hıristiyanlık olmak üzere İslam dışı diğer dinlerin ulûhiyet (Tanrı) anlayışlarına yoğunlaştırmıştır. Bu çerçevede Allah Teâlâ‟nın temel inanç ilkesi olarak belirlediği tevhid inancını bozan ya da kabul etmeyen ve Hz. Peygamber‟in son peygamber olduğuna da inanmayan tüm yaklaşımları reddetmiş ve bunlara kurtuluş imkânı sunmamıştır.

Diğer bir ifadeyle başta Ehl-i kitap olmak üzere diğer din mensuplarının İslâm‟a ve Hz. Muhammed‟in peygamberliğine iman etmedikleri sürece kurtuluşa eremeyeceğini temel bir ilke olarak ortaya koymuştur.

Makalenin Tamamını Okumak İçin Tıklayınız

İlgili Yazılar