Rahip Ebu Amir…610 yılından önce ne de güzel bir hayatı vardı.Hak din olan Hristiyanlığın bir rahibiyken manastıra çekilir Allah için yakarır ,öğrencilerine eğitim verirdi.Halk da ona saygı duyar,baş tacı ederdi.Çünkü tek derdi Hakka ulaşmaktı !! Fakat ne olduysa 610 yılında oldu ,Muhammed adındaki biri çıkmış ve Hristiyanlığı kaldırıp son dini getirdiği iddiasında bulunuyordu. Ne münasebet!!
O kadar bilgi ,emek boşunaydı artık.Öğrenciler etrafından dağılacak,halk artık ondan dua istemeyecek üstüne üstlük o dua isteyen saflara geçiş ya da düşüş yapacaktı.Korktuğu da başına geldi zamanla.. Müslümanların sayısı artıyor hatta utanmadan Muhammed (sav) kendisini de İslam’a çağırmaya yelteniyordu. Bir Ne münasebet daha!!
Ona karşı çıkmıştı tabi,onun dinine girmeyeceğini ve nerde olursa olsun ona karşı olanlarla birleşeceğini ve onu yeneceğini söylemişti Ebu Amir..Nitekim öyle de oldu. Bedir’de ,Huneyn’de,Hendek’te müşriklerin cephesinde büyük gayretler veren Ebu Amr alınan yenilgilerin ve Medine’de artan Müslümanlar ve bunların baskıları üzerine Mekke’den Şam’a kaçtı.Bizans İmparatoru Heraklius’un yanına sığındı ve Hz. Peygamber’e karşı ondan yardım istedi.İslam devletini yıkmaya yetecek bir hayli gücü olan Heraklius :Biz İsa’yı da öldürdük fakat düşüncesini öldüremedik,bu sebeple başka bir plan yapmamız lazım.’diyerek bir plan kurdular ve Ebu Amir Müslümanların içine sızmak gayesiyle içerideki taraftarlarına bir mescit yapmasını emretti. Bu sayede çok dikkat çekmeden örgütlenebilecekler,taraftar toplayabilecekler ve Muhammed’i daha kolay ortadan kaldırabileceklerdi.Bu sürede adamlar mescidi yaptılar.Başına da gerçekten samimi bir imamı getirdiler.Mescidi yapma nedenlerini ise ‘Kuba mescidine gelemeyen yaşlılar,yağmurlu gündeki insanlar için yaptık’ diye açıklamışlardır. Hz. Muhammed’den icazet almak ve dikkatleri çekmemek için peygamberimizi mescidlerinde namaz kıldırmaya davet ettiler.Bu sayede resmi olarak halkın desteğini yanlarına çekecek,yapmaya çalıştıkları oyunlarını daha kolay icraate koyacaklardır.Bu teklifin ardından peygamberimiz Tebük seferine çıkacağını,yoğun olduğunu ve namazı dönüşe kıldırabileceğini söylemiştir.
Tebük Seferi bitmiş ve seferden dönülmüştür.Bu seferden dönüşe peygamberimize namaz sözü hatırlatılınca peygamberimiz gitmek için yola çıkarken Tevbe suresinin 107-108-109.-110. Ayetleri inmiştir.
107. Zarar vermek, inkar etmek, müminlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamber’ine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescid kurup: “Biz sadece iyilik yapmak istedik” diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahiddir.
108. O mescide hiç girme! İlk gününden beri Allah’a karşı gelmekten sakınmak için kurulan mescidde bulunman daha uygundur. Orada, arınmak isteyen insanlar vardır. Allah, arınmak isteyenleri sever.
109. Yapısını, Allah’tan sakınmak ve Onun hoşnutluğuna ermek için yapan kimse mi daha hayırlıdır; yoksa, yapısını kayacak bir yar kıyısına yapıp da onunla beraber cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden kimselere doğru yolu göstermez.
110. Yaptıkları bina, kalblerinde şüphe ve ızdırap kaynağı olmakta kalbleri paralanana kadar devam edecektir. Allah bilendir, hakimdir.
Bu Olaydan sonra peygamberimiz o camiye girmemekte ve bu camiyi yıktırmakta,Bundan dolayı bu mescide DIRAR(ZARAR VEREN) MESCİDİ denmektedir.
+++
Tarih Tekerrürden İbaret Değil de Ne ??
Tarihin tekerrürlüğü ancak bu kadar gözler önüne serilebilirdi.Bu anlatılanlar o zaman yaşanmış olsa da bugün tazeliğini artan şiddetlerde korumaktadır.
Günümüz Müslüman alemi adeta Dırar mescidleriyle dolup taşmaktadır.Bu mescid tahmin edeceğiniz üzre sadece taş veya beton bir yapıdan ibaret olan kapalı bir odadan çok,İslam’a sokulan tefkiraların,cemaatleşmenin,şirkin bir mecazıdır.Yani Dırar mescidi yeri gelir İran’da yapılan Recm olur,yeri gelir ‘Ete ,kemiğe büründüm ;Yunus diye göründüm ‘ mısraları olur.Ve bu mescidin imamları,cemaati o zaman olduğu gibi her zaman varlığını korur.
Dırar Mescidleri tamamen ülke dışından kurulan yönlendirmelerle kurulmuş,Müslümanları ve müslümanlığı kullanmak üzere yapılmış adeta bir karargah evidir.Her ne kadar dışarıdan burası Allah’ın anıldığı bir yer gibi gözükse de Allahü Teala bizzat kendisi burada namaz kılmayı ,kendisini anmayı yasaklamıştır.Buradan çıkarılabilecek çok önemli bir sonuç vardır.Günümüzde Allah anıldığı için tüm cemaatlere,kendi içinde farklı yapılanmaları olan Müslüman gruplarına sıcak bakan,Hümanist-müslümanlar bulunmaktadır.Fakat bu ayetten anlayacağımız üzere her mescitte kılınan namaz,her mescitte edilen dua kabul edilmemekte ,aksine yasaklanmaktadır.
Yani bizim içerisinde bulunduğumuz ortamın Dırar’lığı konusunda uyanık olmamız lazım.Bu olayı öğrendiğimdeki şaşırmamın yanında üzüldüm aynı zamanda. O zamanki bu Dırar mescidini bizler gibi beşer olan peygamberimiz bile başta anlayamamış ve tam gitmeye hazırlanırken gelen ayet neticesinde bu işin farkına varmıştır.Fakat günümüzde Dırar mescidleri katbe kat artarken ve bunu peygamberimiz bile ayet inmeden anlayamamışken, mescidi Dırar ve mescidi Nebi’yi ayırmak bizim için bir hayli güç olmaktadır.Fakat bunların ayırdı için yine ayette geçen ipuçları kullanılabilir. Örneğin ne sebeple kurulduğunu ya da bilemiyorsak yaptığı işlerin fayda/zarar oranı ve kime hizmet ettiği ,Müslümanları ihtilafa düşüren eylemlerin olup olmadığı bizi o grubun yada düşüncenin Dırar’lığı konusunda bilgi verebilir.
Günümüzdeki TheRAR Mescitler!!
Günümüz Müslümanlığı çok farklı bir hale bürünmüştür.Bir sürü cemaat ,tarikat türemiştir.Bunların kendi içlerindeki inanç esasları farklılık gösterebilmektedir. İşin komik tarafı bir grubun Müslümanlığı diğer grupta kabul görmemektedir.Cemaatlerin kendilerine has camileri olmakta ve başka camiye adımlarını atmamaktadırlar.Bu gibi eylemlerle ortama ayrılık tohumlarını ekmektedirler.Bunların hemen hemen hepsinde emperyalist devletlerin kullandıkları Ebu Amirler başrolleri almaktadırlar.Bu Ebu Amirler bu ülkelere sığınır ve oradan Dırarların çimentosunu,suyunu temin ederler.Bunların en gözde olanları İngilizlerin Arabistan’da kurmuş oldukları Vahhabilik denilen düzmece mezhep ve Vatikan-Amerika işbirliğiyle büyüyüp serpilen Dinler Arası Diyalog masalıdır.Bu konuda son derece dikkatli olunmalı ,ayette dediği gibi yapısını kayacak bir yar kıyısına yapıp da onunla beraber cehennem ateşine yuvarlanan kimse olmamaya çalışılmalıdır.
Bu sebeple o zamanın Dırar mescidleri bu zamanda TheRAR olmuştur.
Ve de Müslüman Dırar’ları Yarar’lardan ayırt ettiği müddetçe Müslüman olacaktır.
Ahmet Doğan Ergin