“Allah yolunda hakkıyla cihat edin. Sizi o seçti, dinde size güçlük vermedi. Atanız İbrahim’in milletine (uyunuz.) Önceden de bu (Kuran)da da sizi “Müslüman” diye O adlandırdı. Ta ki Resul size şahit olsun, sizde insanlara karşı şahitlik edesiniz. İmdi namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a güvenin. Mevlanız O’dur. O ne iyi ve ne güzel Mevla, ne iyi ve ne güzel yardımcıdır.(Hacc 78. Ayet)
Cihat: Düşmana karşı savunmada bütün gücünü harcamaktır ki üç kısımdır.
1-Açıkça kendini belli etmiş düşman ile yapılan cihat.
2-Şeytan ile yapılan cihat.
3-Nefis ile yapılan cihat tır.
Cihat manası üçünü de içine alır. Doğru olan izah üç kısmında cihat kapsamı içinde olmasıdır. Mücahede tabiri mukatele (savaşmak)tabirinden daha geneldir.Hz. Hasan bu ayeti okumuş ve demiştir ki: Adam, Allah uğrunda cihat eder, oysa düşmana bir tek kılıç bile vurmamıştır. Sonra Allah uğrunda cihat etmenin hakkı da onun hak ve ihlâsa uygun olması, haksızlıktan, kötü gaye ve maksatlardan uzak olması, mümkün olduğu kadar gevşeklik ve tembellikten arınmış olmasıdır.
Rasulullah (s.a.v) “Dininizin en hayırlı olanı, en kolay olanıdır”(Ahmet bin Hanbel,111/479)
O sizi seçti, yani ey Muhammet ümmeti, düşmanlarına karşı cihat için sizi Allah kendisi seçti. Din işinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Size emrettiği dindeki mükellefiyetlerinizi rahmetinin genişliğine uygun düşecek şekilde kıldı. Herkesin sıkıntısına, ihtiyacına, mazeretine göre ruhsatlar verdi. Cihadı da yeterli bir gücün varlığı ile orantılı olarak farz kıldı.
Allah u Teâlâ Hazretleri bize Müslüman adını taktı. Peygamberimizi bize karşı şahit, bizleri de bütün insanlara karşı şahit olmamızı buyurdu.Evet, cihat yapmanın, dine uymanın ve Müslümanlığı yaşamanın nasıl olacağını Peygamberimiz (s.a.v) bizzat yaparak yaşayarak gösterip öğretmiştir. Hakkın şahidi, peşinden gidilecek bir örnek olmuştur. Bizde ona uyarak bütün insanlar için Hakkın örnek tutulacak birer şahitleri olmamızı öğütledi.
“O, onlara iyiyi emreder ve onları kötülüklerden alıkoyar, temiz ve hoş şeyleri kendilerine helal kılar, murdar ve kötü şeyleri de üzerlerine haram kılar…”(Araf 157.ayet)
Allah’ın verdiği nimetlerden helal ve temiz olmak kaydıyla istifade etmekte bir mahsur yoktur. Nefis açlıkla terbiye edilmez, helalinden toklukla terbiye ve tatmin edilir.
“Yiyiniz içiniz israf etmeyiniz…”(Araf 31.ayet)
“Allah’ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haramlaştırmayın, haddi aşmayın. Şüphesiz Allah haddi aşanları sevmez.”(maide 87.ayet)
“Sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, peygamber de sizin üzerinize şahit olsun…”(bakara 143.ayet)
Şahit bir geçeği ispat konusunda şahitliğine, yani bilgisine ve görüşüne dayanarak verdiği habere başvurulan, verilecek hükme delil niteliğinde olan kimsedir.
Cenabı Hak Muhammet ümmetini insanlar arasında doğru sözlü, adil, dürüst ve iyi ahlak sahibi, ilim ve irfan ile seçkin, şahitlik yapmaya layık bir ümmet teşkil etmek için Hz Peygamberin (s.a.v) çevresinde sırat-ı müstakime hidayet buyurmuştur.
-Ey Hakkı dinleyenler! Nerede o doğru söyleyenler, nerede o doğru şahitler?
Bizler İslam ümmeti ve İslam milleti olarak bu vazifemizi gerçekten yapabiliyor muyuz? Dikkat edin! Yoksa kâfirlerin, münafıkların sözcüsü ve şahidi mi olduk? Herkes kendini kontrol etsin.Allah u Teâlâ’nın bizlere bahş etmiş olduğu sırat-ı müstakim yolu üzere bir araya gelerek hakkın kuvvetini yaşayıp yaşatarak, hak bir delil gerçek birer şahit olmak, bizden istenen budur.
İşte Ashab- Kiram Hak konusunda önderliğe haiz bir ümmet olmuşlardı.
Türk Milleti, kahraman ve necip ecdadımız da, Kuran’a hizmetkâr olarak, Kuran’ın hakiki varisleri olduklarını tarihte destanlar yazarak göstermişlerdir
“Gerçekten de Allah Resulünde sizin için güzel örnekler vardır.”(Ahzap 21.ayet)
Bu manadan ders alan ecdadımız ehl-i sünnet maturidi ekolünü meydana getirerek Kuran’ı, sünnet üzere, hadislerle yorulmayarak gerçek bir numune-i imtisal olan Resulullah Efendimizin hadislerine vakıf olarak, getirdiği sırat- müstakim üzere gitmişlerdir.
“Biz o gün, her ümmet içinde, kendilerinden kendi üzerlerine bir şahit göndereceğiz. Seni de onların üzerine şahit getireceğiz. Bu kitabı da, her şeyi açıklayan ve Müslümanlara doğruyu gösteren bir rehber, bir rahmet kaynağı ve bir müjdeleyici olarak indirdik.”(Nahl 89.ayet)
Delil ve şahit olabilmek öncelikle kitaba ve sünnete uygun yaşamaya bağlıdır.Öyle ise kitabımızı iyi bilmeliyiz. Ayeti Kerimelerin, hadislerle tefsirlerini öğrenip hayatımıza nakış etmeliyiz.Allah u Teâlâ hazretleri bizleri ilim yolunda derinleştirsin. Hayatımız ahlakımız hep Kuran olsun.
Hazırlayan: Yusuf KOCATÜRK