DANIŞMA
İslam’ın temel kavramlarından biride “istişaredir” istişare önemli bir karar alınmadan önce, konuyu araştırmak, bilgisi olan insanlara danışmak, onların fikirlerini öğrenmektir. Kişi ya da kişilerin birbirlerine danışması fikirlerini alması Kur’an’ı Hâkimde şu şekilde ortaya konmuştur. “iş hususunda onlarla danış” (Al-i İmran 159) “onların işleri kendi aralarında istişare iledir.” (şura 38)
Peygamberimiz önemli bir karar vermeden önce mutlaka etrafındaki insanların düşüncelerini öğrenir, kendisine bir öneri teklif edildiğinde bunu dikkate alırdı. Bedir savaşında ashaptan Hubab isimli zat, Müslümanların mevzilendiği yeri beğenmemişti. Resulullah’a (s.a.v) gelerek “Ey Allah’ın elçisi, buraya Allah’ın emriyle mi indin, yoksa bir savaş taktiğiyle mi? diye sordu. Peygamberimiz “savaş taktiğiyle” deyince Hubab : “Ey Allah’ın elçisi, bedir köyünün en sonundaki kuyu etrafında mevzi alalım. Böylece putperestleri susuz bırakmış oluruz.” Dedi. Peygamberimiz onun bu teklifini beğendi ve hemen harekete geçti.
Peygamberimiz istişare etmenin önemini şöylece anlatmıştır. “İstihare eden ümitsizliğe düşmez, istişare eden pişman olmaz, iktisatlı davranan aç kalmaz.”
Ortak meselelerin danışarak çözülmesi ayeti kerimede “Onların işleri de kendi aralarında istişare iledir.” (şura 38) diye ifade edilmiştir. Uzman olanların görüşlerinin alınması, verilecek karardan etkilenecek olan kimselerden görüş alınması işlerin sağlıklı yürütülebilmesi bakımından önem arz eder. İşlerin istişare ile yürütülmesi Allah’ın emridir. Bu emri tebliğ ve tavsiye eden ve en güzel biçimiyle uygulayan peygamber efendimizdir. Danışmak medeni hayatın bir gereğidir. İnsanlarla fikir alış-verişinin yapılması, insan aklına ve iradesine verilen önemi de ortaya çıkarır. Her yeni gün ve işler için, yeni fikirlere ve görüşlere ihtiyaç vardır.
Allah’u Teala Hazretleri her anda bir şandadır.
Her an yaratması ve tecellileri devam etmektedir. Bu bakımdan insanlarda her an ve gün, yeni fikirlere ve görüşlere ihtiyaç duyarlar. Hayatın şartları durağanlığı ve sabit fikirleri kabul etmez. “O halde boş kaldın mı yine kalk, yorul” (inşirah-7) ayeti kerimesi ile “İki günü eşit olan zarardadır.” Hadisi şerifi bize yolumuzu gösteriyor. Her yeni gün yenilikler getirir. İnsanda fikirlerini geliştirmeli, yeni fikir ve görüşlere açık olmalıdır.Çocukların ve gençlerin geleceğe göre yetiştirilmesi de gelişen yeni bilgi ve fikirlere karşı sabit görüşlü olmaktan bizi men eder. Yoksa gelişmenin gerisinde kalıp, düşmanın oyuncağı ve kölesi durumuna düşeriz.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)”İstişare eden pişman olmaz” buyurmuştur. Ortak akla ulaşıldığı ve bu ortak irade ile hareket edildiği takdirde, maddi ve manevi menfaatleri netice olarak gözle görülecektir. “Bir millet istişare ettiği sürece zillete düşmez” buyuran peygamberimiz (s.a.v) ferdi gayretle beraber ortak aklın öne çıkarılmasını emretmektedir. Fikirlerin danışma yolu ile geliştirilmesi sosyal bir gruba dâhil olan fertlerin, bireysel güçlerinin kat kat üstünde güç kazanarak amaçlarına daha kolayca ulaşma imkânlarını elde ettikleri görülecektir.Aynı zamanda istişare eden topluluk arasında fikirlerin alınması kişileri memnun ettiği için, değer verildiğini anlamaları bakımından, muhabbet ve kaynaşmaya da sebep olacaktır. Danışma heyetinde farklı fikirlere sahip olanlar olabilir. Bu görüşme ve danışma sırasında herkes fikirlerini rahatça söyleyebilmelidir. Ortak akla razı olarak, yapılması gereken işlere herkesin ruhen ve fikren katılmasını sağlayarak, işlerin en sağlam bir şekilde gerçekleşmesine katkıda bulunulabilinir.
Peygamberimiz (s.a.v) en fazla akla sahip, en basiretli ve ferasetli olan kişi olmasına rağmen onların fikirlerini öğrenmiş, ne gibi çözümler ürettiklerini sormuştur. Peygamberimiz “İstişarede bulunan kaybetmez.” İfadeleri ile bize başarının yolunu da göstermiş oluyor. Yine hadisi şeriflerde “İstişarede bulunan pişman olmaz.” “İstişare eden zarar görmez.” “İstişare eden güvenlik içindedir.” “İstişare edip doğru neticeye ulaşmamış bir topluluk yoktur.” İfadeleri ile istişarenin önemi anlatılmıştır.
Demek ki kim olursa olsun, âlim dahi olsa bir konu hakkında insanlarla istişarede bulunması gerekir. Elbette ki her konunun kendine göre danışılacak uzman ya da görüş sahipleri farklıdır. Her konu herkesle konuşulmaz ve de danışılmaz. Kime veya kimlere danışılacağı konusu önemlidir. Danışılacak kişilerin, akıl ve tecrübe sahibi, dinine bağlı, faziletli, samimi, sağlam fikirli, keskin görüşlü, insan psikolojisini iyi tahlil edebilme, doğruluk ve güvenilirlilik gibi değerlere sahip olması konularına dikkat edilmelidir.
İnsanoğlu büsbütün hatalardan kutulamaz. Ancak istişare yolu ile en az hata payı ile doğruya ve hedefe ulaşabilir. Hatadan uzak olan sadece Allah’tır.
Meselelerin çözümünde bir fikir yerine birçok fikrin bir araya gelerek ortak bir karar alınması, doğruya ulaşmada daha çabuk ve isabetli sonuç verecektir. Böylece sorumlu olan kimselerin sorumluluğu da azalır, yük ortak paydada dağıtılmış olur. Netice olarak danışmak, istişare etmek Allah’u Teâlâ Hazretlerinin emridir. Resulü Kibriya Efendimizin uygulaması ile bizlere uymamız gereken bir sünnetidir.
Bilge atalarımız da “Ulu sözü dinleyen, ulu dağlar aşar.” “Bin bilsen de bir bilene danış.” “Akıl akıldan üstündür.” “ Bir elin nesi var; iki elin sesi var.” Diyerek danışmanın ehemmiyetini ve faziletini çok veciz ifadelerle ortaya koymuşlardır.
Başarılı olmanın yolu danışmaktır.
“Bir kere azmettin mi artık Allah’a güvenip dayan.”
TESPİTLER
1-Danışmak Müslüman’ın hayatının temel ilkesidir.
2-Danışmada kabalık ve sertlikten kaçınılmalıdır.
3-Danışmak başarının en keskin yoludur.
4-Danışmak insanların fikirlerini, ilmi seviyelerini ve akıllarını ortaya çıkarır.
5-Danışmak aradaki muhabbeti, sevgiyi ve bağlılığı artırır.
6-Danışmak şahsi gayretleri de artırır.