Bilim ve din…Aralarındaki ilişki yüzyıllardır insanlığın kafasını kurcalayan,sırf bu cevaplar yüzünden toplumda çeşitli dünya görüşünde insanların türemesine yol açmış ,belki de insanlık açısından bir dönüm noktası olabilecek bir soru.Toplumda genel olarak iki görüş hakimdir.Birisi bilimin gerçekliğine inanıp,aradığı bilimsel noktaları Kur’anı Kerimde bulamamış, genel tabirleriyle Materyalist dünya görüşüne sahip kesimle;İnanan,tüm bilimsel gerçeklerin Kur’anı Kerimde olduğunu iddia eden kesim.Önce din ve bilim kavramlarına bir göz atarsak daha doğru sonuçlar alacağız.
Din Nedir?
Toplumda herhangi bir müslümana sorduğumuzda din kavramını farklı tanımlar getirebilmektedir.Fakat din asıl olarak itikat imamımız İmamı Maturidi’nin de dediği üzre sadece tevhiddir.Yani Allah’ın varlığı ve birliğine ve onun peygamberine inanmaktır.
Peki namaz kılmak ,oruç tutmak,ibadetler,insanlara iyilikte bulunmak dinin neresindedir?
-Bunlar dinin dışındaki farzlardandır.İnsanın mü’min olarak sayılabilmesi için Allah’ın varlığına ve birliğine,onun peygamberine inanması yeterlidir.İbadet ve diğer amelleri yapmadığı durumda bu onu dinsiz yapmaz,günahkar yapar.Yani Allah’ı birleyen her şey din kavramının içerisindedir.
Bilim Nedir?
İnceleme alanı doğa, insan ve dünya olan ,bunları inceleyen bilgilere ,bu tür uğraşlara denir..Bu varlıkların işleme mekanizmasını çözmek,bunları kullanarak insan yararına çeşitli icatlar yapmak bilimin amaçları arasındadır.
+++
Din, Bilimin Nesi olur?
Üstte belirttiğimiz düşünce kesimlerince bu iki kavram farklı farklı yerlere konulmaktadır.Günümüz müslümanı ‘’Din ile bilim iç içe bir kavramdır,Kur’anı Kerim öyle bir kitaptır ki onda tüm bilimler yer alır.’’ Derken ; materyalist kesim ise ‘’Din dogmalar bütünüyken , bilim tamamen akli faaliyetlerdir.Kutsal kitaplarda bilimsel anlamda çok fazla bir bilgi yer almamaktadır.’’ der . Bu iki görüşte de doğru savlar mevcuttur.Fakat unutulmaması gereken nokta şudur:Kur’an-ı Kerim bir bilim kitabı değil, kulluk kitabıdır.Yani onun içerisinde davranış bilgileri,toplum nizamını koruma,astronomi,tıp,biyoloji gibi bilimler olmasına rağmen o ne bir gerçek bir tıp kitabı, ne bir sosyoloji kitabı ne de bir siyaset kitabı olarak adlandırılabilir.Kur’an-ı Kerim bir kulluk kitabıdır,Allah’a ibadeti,toplumsal düzeni korumayı,toplum yönetimini,hayatı kolaylaştırıcı bilgileri içerir.Bunların yanında çeşitli bilimlerle ilgili bilgiler içermesine rağmen bunlar bilgi vermekten çok Allah’ın kudretini açıklama gayesi taşımaktadır.(embriyonun gelişimi,göğün katmanları…)
Peki Trigonometri Kur’an’ın Neresindedir?
Kur’an birçoklarının iddia ettiği üzere ne salt bir dogmalar kitabı olup bilime,akıla kapısını kapatır ne de bir bilim kitabı olup tüm bilimleri içeren bir bilim kitabıdır.O yaratıcının varlığı ve birliği minvali üzerine yazılmış,bu konuları işlerken dünya ilimlerinden de Allah’ın kudretini anlatmak amacıyla bahsedilmiş bir kitaptır.
Allah tüm ayetlerini Kur’anda vermemiştir.Yazılı (Kuranı Kerimde yer alan) ve yazısız olmak üzere 2 tür ayet vardır.Bunlar Kur’anı Kerim’de birçok yerde belirtilmiştir.
-Ankebut 44: Allah gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Şüphesiz, bunda iman edenler için bir ayet vardır.
-Nahl 12: Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O’nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır.
-Nahl 11: Onunla size ekin, zeytun, hurmalıklar, üzümler, türlüsünden meyveler bitirir, elbette bunda tefekkür edecek bir kavm için bir âyet var
-Nahl 13: Daha sizin için Arzdan muhtelif renklerle yarattıkları, neler var, elbette bunda tezekkür edecek bir kavm için bir âyet var .
-Fussilet 37: Gece, gündüz, güneş ve ay O’nun ayetlerindendir. Siz güneşe de, aya da secde etmeyin. Alah’a secde edin, ki bunları kendisi yaratmıştır. Eğer O’na ibadet edecekseniz.
Görüldüğü üzere yazılı ayetlerin yanı sıra yazısız da ayetler bulunmaktadır.Ve birçok ayetin doğada bir karşılığı bulunmaktadır. Bu yazısız ayetleri anlamak için bilimsel bir bilgi birikiminin olması gerekmektedir.Bu bilgi sayesinde kişiler uzmanlaşır ,Allah’ın yazılı ve yazısız ayetlerini birleştirir ve Allah’ı tam anlamıyla anlamış,onu birlemiş olur.Peygamberimiz’’ 1saat tefekkür, bin yıllık nafile ibadetten hayırlıdır.’’ demiştir.Buradaki tefekkür kavramı bazı Müslümanlarca anlaşıldığı üzere şu çiçeğe ,şu böceğe bak ne güzel yaratılmış arkadaş!! düşüncesinden çok , Allah’ın yarattıklarını bilimsel açıdan açıklığa kavuşturmaktır.Yani en büyük tefekkürcüler bilim adamlarıdır.Ne yazık ki Müslüman coğrafyasında tefekkür kavramının yanlış anlaşılmasından dolayı insanlar zahirle yetinmiş,batına inmeye çok gereksinim görmemiştir.Bu bakış açısı, kulak ardı edile edile zamanla toplumun genlerine işlemiş ve bilimsel bakış Müslüman toplumlarda gelişememiştir.Günümüzde de görüleceği üzere toplumda bir sürü bilim adamının intihal suçu yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaktadır.
Fakat bu hadiselere bir yaratıcıya ulaşma gayesi gütmeden, farkında olmadan tamamen yazısız ayetler üzerinden giderek ,olması gereken bu anlayışla yaklaşan batı dünyası Hakk’ı hakkıyla anlayacak seviyeye ulaşmıştır.İşte burada insanların kafasını bulandıran bir soru karşımıza çıkmaktadır:
–Dinine sıkı sıkıya bağlı olanlar! neden bu halde de ,inançları daha zayıf toplumlar çok gelişmiştir?
Cevap basit aslında ,Allah Rahman’dır.Yani bu dünyada inanan ve inanmayan herkese eşit muamele edendir.Kim çalışırsa ona vermekte,kim bulmak isterse ona buldurtmakta,bu hususta sizin inanmanız size bir avantaj sağlamamaktadır.Allah sadece çalışana verir.İşte bu noktada insanlar akıllarını aktif kullanıp kullanmamalarına göre ayrılmaktadır.Yani inancının semeresini görme yeri bu dünya değildir.Bir farkla!
Müslümanların en mükemmel,her şeyin içinde bulunduğunu iddia ettikleri kitaptaki bilgileri, ayetleri, bilimsel bilgileriyle birleştirdikleri sürece bilimsel anlamda basamak atlaması daha kolay olacaktır.Çünkü araştırdıkları gayb,kitapları da gaybdan gelmektedir.Yazılı ve yazısız bu ayetleri birleştirildiği ölçüde bu ona yeni kapılar açacaktır.
İnanmayanlar ise doğadaki gizemi sadece bulmak için bulmuş olacak ve ne kadar ilerlerse ilerlesinler,o sıçrama gerçekleşmeyecek ve bir çıkmaz sokakta kendilerine yer bulacaklardır.
+++
Şu Anki Bilimsel Birikim Nasıl Oluştu?
Bilim dediğimiz olgu bazılarının iddia ettiği üzre salt insan aklıyla meydana gelmemiştir.
Peki Yazılı ayetlerde de bilimsel açıklamalar olmadığına göre bilim nasıl oluşmuştur?
O da diğer her şey gibi Allah’ın yaratmasıyla başlamıştır.Zaten Bilimin konusu doğa,insan ve dünyadır.Bilim de insanlıkla aynı anda doğmuştur.Cenabı Allah ilki Hz.Ademe olmak üzere diğer peygamberlere çeşitli ilimler vermiş ve bunu Kur’anı kerimde şu şekilde açıklamıştır.
-Bakara ,31:Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip: “Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin.” dedi.
-Enbiya Suresi, 79:”Biz bunu (hükmü) Süleyman’a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik.”
-Neml, 15: “Andolsun ki Biz, Dâvûd’a ve Süleymân’a ilim verdik. Onlar: «Bizi mü’min kullarının birçoğundan üstün kılan Allâh’a hamd olsun!» dediler.”
-Kasas 14: “Musa yiğitlik çağına erip olgunlaşınca biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece mükafatlandırırız.”
Burdan yola çıkarak bilimin bu insanlara verilen ilimler üzerine kurulduğu, salt insan aklıyla meydana gelmediğini,Cenabı Allahın temellerini attığı bir binanın ,gerek diğer peygamberlerin, gerek insanlığın katkılarıyla yükseldiği görmekteyiz.
Dinin amacı Allah’ı birlemektir,bilimin ise doğanın gizemini çözmektir.Dinsiz bilim ineceği pist olmayıp sadece uçan uçak,bilimsiz din ise uçamayan ,yerde ilerleyen uçağa benzer.Unutmayalım pilot olmak için Müslüman,Hristiyan ya da Ateist olmak gerekmez ,sadece doğru direktifleri kullanmak yeter,ve tabiî ki de nerden nereye gitmen gerektiğini de..
Ahmet Doğan Ergin