Tatar ve Türk Kavimleri İlişkisi

kırım18 Mayıs 1944 Şehitleri Anılacak …

———————————————————————————–

Tatar ve Türk kavimleri ilişkisi

Alm. Tatar (-in f) (m), Fr. Tartare (m), İng. Tatar. Muhtelif zamanlarda, muhtelif mânâlarda kullanılan Tatar kelimesine ilk olarak Orhun kitâbelerinde İstemi Hanın bir merâsimine gelenler listesinde rastlanmaktadır. Aynı şekilde Kültegin ve Bilge Kağan kitâbelerinde de Tatarlar çeşitli vesîlelerle anılır. Bu kitâbelerde Otuz-Tatarlar olarak geçen kavim, Göktürk ve Uygur kitâbelerinde Dokuz-Tatarlar şeklinde geçer. Bayan-Çur Kağan kitâbesinde Uygurlarla Tatarların yaptıkları savaşlar anlatılır.

Tatarların Asya’dan batıya yayılmaları iki dalga hâlinde olmuştur. İlki Atilla zamânındaki savaşlar esnâsında batıya gitmişlerse de, çoğunluğu geriye dönmüş ve bir kısmı, Kuzey Kafkasya ve Karadenizde Bulgar birliğini kurmuşlar. Altıncı asırda bu birlik dağılmış ve Balkanlara doğru göçmüşlerdir. İkinci dalga ise Cengiz Hanın savaşları esnâsında vukû bulmuştur. Moğol İmparatorluğunun dağılmasından sonra, batıya gelen Türk çoğunluklu Tatarlar, Altınordu Devletini kurmuşlardır.

Tatarların soyu hakkındaki araştırmalar bitmemekle beraber Tatarlar Türklerin Kıpçak boyundan gelmektedirler.

Kırım, 1500 senelik Türk yurdu. Türklerin akıncı namını yürüten, yücelten, çok yüksek bir kültürün kurucusu olan bir milletin yurdudur. Bu yurdun insanları, Türk yurdunu Avrupa’da şanla şerefle taşıyıp yüceltmişlerdir. Tarih boyunca Kırım’a birçok Türk boyu Orta Asya’nın bağrından kopup gelmiştir. İskit-Sakalar,  Hunlar, Göktürkler, Peçenekler, Uzlar, Oğuzlar, Kıpçaklar, Bulgarlar ve en son Cengiz Hanla beraber Tatar Türkleri bu yere gelmişlerdir. İşte Cengiz Han’la beraber Kırım’ın tarihinde yeni bir sayfa açılırken Kırım Türkleri akınlarıyla Orta ve Doğu Avrupa’yı kasıp kavurmaktaydılar. Hatta Kıpçak Türklerine Kuman diyen Almanlar Germence-Latince-Kumanca sözlük bile çıkardılar. Fakat Osmanlı’nın güç kaybetmesiyle Ruslar, Lehler ve Avusturyalılar(Nemçe) bu yurda el atmaya başladılar. Her Türk Devleti’nin ve boyunun tipik özelliği olan kardeş kavgası ve anlaşmazlıkları yüzünden Türk yurtları birer birer Ruslar’ın eline geçti. İlk başta Sibir Hanlığı Rus eline geçerken 4. İvan (Korkak) Kazan’a girerek Söyembike katliamını yaptı. (1552)Sonra Ejderhane girildi. 1778 Kırım’dan ilk sürgünün ve Şahin Giray’ın ihanet senesidir. 1860’lı yıllarda bir göç daha ve en son büyük göç Stalin’in başlattığı Türk katliamıyla oldu. Bütün Kırım Türkleri ne acıdır, hayvanlar gibi vagonlara doldurularak Sibirya’da ölüme terk edildiler. Ve bu katliam tarihe kanlı bir leke olarak geçerken ismi şuydu: 18 MAYIS 1944…

1783 yılında Kırım’ın Rusya İmparatorluğunca ilhakıyla birçok kez Rus devlet adamları tarafından sürgün kararı konusunda görüşülmüştü. İkinci Dünya Savaşı’nın 1941 – 1944 yılları arasında Alman işgali altında olan Kırım’da, Kırım Tatarlarının bu zaman içerisinde Almanlar ile “işbirliği” içinde olduğu gerekçe gösterilerek 1944 yılında Sovyet hükümeti tarafından (işbirlikçilerin oranının diğer etnik gruplardan bir farkı olmamasına rağmen) toplu sürgün kararı çıkarıldı.

Sürgün, 18 Mayıs 1944 tarihinde tüm Kırımlı yerleşim yerlerinde başladı. [1] Eyleme 32.000’den fazla NKVD birliği katıldı. Toplamda 193.865 Kırım Tatarı sürgün edildi. 151.136 kişi Özbekistan SSC’ye, 8.597 Mari ÖSSC’ye, 4.286 Kazakistan SSC’ye, geriye kalan 29,846 kişi ise Rusya SFSC’nin çeşitli oblastlarına sürgün edildi.

Mayıstan 10 Kasım’a kadarki süreç içerisinde Özbekistan’a sürülen Kırım Tatarlarından 10.105 kişi açlıktan ölmüştür. NKVD verilere göre yaklaşık 30.000 (% 20) kişi, bir buçuk yıl içinde sürgünde öldü. Kırım Tatar aktivistlerin verilerine göre ise nüfusun yaklaşık %46’sı bu zaman içerisinde hayatını kaybetti. Sürgün boyunca toplam nüfusun yaklaşık %45’i açlık, susuzluk ve hastalık nedeniyle ölmüştür. Sovyet muhaliflerinin bilgilerine göre, pek çok Kırım Tatarı, Sovyetler GULAG sistemi tarafından yapılan büyük ölçekli projeler için işçi olarak çalıştırılmıştır Kırım Tatar aktivistler sürgünün soykırım olarak tanınması için çağrıda bulunmaktadırlar

Bizde 1994’ten beri her sene Osman Yılmaz mah.’deki Tatar camii’nde bu şehitleri anıp mevlitler okuturuz.2015 yılının Mayıs ayında yine Tatar camii’nde şehitlerimizi anacağız.            

Sonuç olarak bu günlerde milletçe bir araya gelerek cedlerimizin ne gibi zorluklarla bu günlere geldikleri unutulmamalıdır. Artık verilen canlar ve topraklar yetmiş, canımıza tak etmiştir. İşte bu yüzden bir araya gelmeli ve tüm Türk Dünyasını birleştirmek için çalışmalıyız. Artık vatan ve millet millet için çalışma zamanı gelmiştir.

     “Ey Türk’ün Tatar balları artık uyanın, birlik bolun” artık tarak tamgalı gök rengi bayrağın dalgalanma zamanıdır. 

KEREM GÜNAL

07.05.2015/ AKÇAKOCA

İlgili Yazılar