Uluslararası Orta Asya’dan Anadolu’ya İslâmî İlimler Sempozyumu Bildirileri Kitabı
Mâverâünnehir İlim Mirasının Kök Metinleri: İmâm-ı Âzam’ın Akâid Risaleleri
Doç. Dr. Mustafa Selim YILMAZ
İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (öl. 150/767), İslâmî ilimlerin mayalandığı bir ortamda sözün gücüne dayanan bir metodoloji ile Müslüman düşüncenin ürettiği bir medeniyetin en önde gelen bânilerinden biridir. O, fıkıhtan kelâma geniş bir skalada/alanda aslî bir bakış açısının temellerini belirleyen İlmî bir şahsiyettir. Bu itibarla Ebû Hanîfe, gerek takipçileri gerekse de karşıtları tarafından “Ehl-i Re’y’in imâm”ı şeklinde anılır olmuş, çağını aşan nadir ilim adamlarındandır. Böylesine haklı bir şöhretin arka planında yatan temel etmen ise sadece düşüncelerini serdeden bir ilim adamı olmaktan öte onun, hakikati keşfi ön plana çıkaran bir bakış açısını, geçmişten günümüze uzanan bir düşünce okulu olarak tesis etmesinden kaynaklanmaktadır. Yetiştirdiği öğrencileri Müslüman coğrafyanın dört bir tarafına yayılmışlar ve onların gayretleriyle özellikle de Mâverâünnehir’de ciddi bir İlmî mirasın teşekkülüne vesile olmuşlardır.
Ayrıca bu miras, Anadolu’nun Müslüman kimliğini de inşa eden en temel unsurdur.
Bu mirasın temellerinin takip edilebileceği kaynak metinler, Ebû Hanife’ye nispet edilen akâid risaleleridir ki bunlar; el- ‘Âlim ve ’l-müte ‘allim, el-Fıkhü ’l-ebsat, el-Fıkhü’l-ekber, er-Risâle ve el-Vasiyye’ dir. Kelâm ilminin normatif ve kurucu bir bilim ve dolayısıyla İslâm düşüncesinin seyrini belirleyen temel unsur olduğu düşünüldüğünde bu risalelerin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Zira söz konusu İlmî mirasın metinleri tetkik edildiğinde bu risalelerde verilmek istenen mantalitenin/zihniyetin derin izleri görülecektir. Bu bakımdan bu risalelerin evvel emirde dikkate alınması, söz konusu İlmî mirasın daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Bu itibarla bu tebliğde, adı geçen risalelerin muhteva açısından tahlili yapılacak olup, bunlarda vurgulanan ilkelerin düşünce tarihimiz açısından önemi tartışılacaktır.