Mâtürîdî’de Bireysel Ahlaki Otonomi

Mâtürîdî’de Bireysel Ahlaki Otonomi Prof. Dr. Şaban Ali DÜZGÜN Dışarıdan bir baskı gelmeden, insanın doğası/fıtratı gereği ahlakî davranmaya kodlandığını kabul etmek, insanın otonom bir varlık olduğu anlamına gelmektedir. Otonomi, insana dışarıdan yönelen otoritelerin reddini içerir. „İyi olanı kabul, kötü olanı red’ (emri bi’l- ma’ruf ve nehyi ani’l-münker) insan doğasının otonomluğunun getirdiği doğal bir sonuçtur. Peygamberlere muhatap olmasa bile, insan bu doğasıyla iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı, güzeli- çirkini keşfetme potansiyelinde yaratılmıştır. Nisa Suresi’nin 83. ayeti insan doğasının ona zorunlu olarak keşfettirdiği bu hakikatlere dikkatimizi çekmektedir: “Allah’ın size fazlı ve rahmeti olmasaydı, az bir…

DEVAMINI OKU

Tanrı En İyiyi Yaratmak Zorunda mıdır?

Mâtürîdî’nin Mutezile Eleştirisi: Tanrı En İyiyi Yaratmak Zorunda Mıdır? Prof. Dr. Hülya Alper Mâtürîdî’ye göre Allah’ın fiilleri hikmet dışına çıkmaz ve Allah asla zulmetmez. Ancak hikmet hiçbir zaman aslah olana indirgenmemelidir. Bununla birlikte insanoğlu ilâhî fiillerdeki hikmet yönünü kavramakta acze düşebilir. Dolayısıyla Mâtürîdî’ye göre Tanrı hikmete uygun olanı yaratır; ancak O’na herhangi bir husus zorunlu kılınamayacağı gibi, yarattığının en iyi olmasının zorunlu olduğu da söylenemez. Bu noktada Mâtürîdî insan aklına bir sınır koymakta ve hakîm olan Allah’ın fiillerinin her zaman insan tarafından anlaşılamayacağını vurgulamaktadır. Mu’tezile ise aynı niteliklere sahip olduğunu…

DEVAMINI OKU

Atatürk ve Din

Atatürk ve Din Prof. Dr. Ethem Ruhi FIĞLALI Atatürk’ün görüş ve inkılâpları arasında en çok istismar edileni, en çok yanlış istikametlere çekilerek mahiyetlerinden saptırılanı, bize göre, onun din ve lâiklik hakkındaki görüşleridir. Öyle ki bir tarafta materyalist ve pozitivist anlayışa mensup dinsizler veya dinle ilgisiz olanlar, kendi niyetlerini Atatürk ve inkılâplarının ardına gizleyerek, kasıtlı ve yanlış bir tarzda, onun din düşmanı veya en azından dini hiçe sayan bir önder olduğunu iddia edecek kadar ileri gitmişlerdir. Diğer taraftan da bu kasıtlı ve yanlış propagandaya kapılan menfaatleri zedelenmiş çok küçük zümreler ile…

DEVAMINI OKU

Matüridi’de Din, Siyaset Kültürü ve Yönetim Erki (Mülk/Devlet)

Matüridi’de Din, Siyaset Kültürü ve Yönetim Erki (Mülk/Devlet) Prof. Dr. Şaban Ali DÜZGÜN Mâtürîdî’de din ve devlet/mülk arasında ilişkiyi ve buna zemin oluşturan siyaset kültürünü şu hususlar üzerinden takip etmek mümkündür: Mâtürîdî, devleti yönetenler/mülki idare yetkisini kullananlar ile, dinî yetkiyi kullanan nebiler arasında ayrım yapar. Kur’an, kurumsal anlamda doğrudan yönetimi tanımlayan alana ‘mülk’ adını vermektedir. Kral peygamberler olarak bilinen Süleyman ve Davud’a hem peygamberliğin hem de mülkün (devletin) verildiğini söyleyen âyetleri burada hatırlamakta yarar var.  Bir kişinin Peygamber olarak seçilmesini sağlayan kriterlerle, devlet başkam olarak seçilmesini sağlayan kriterlerin aynı olmadığı…

DEVAMINI OKU

İmam Mâtürîdî’ye Göre İnsan Onuru: Allah’ın Üstün Kıldığı Varlık Olmanın Anlamı

İmam Mâtürîdî’ye Göre İnsan Onuru: Allah’ın Üstün Kıldığı Varlık Olmanın Anlamı Prof. Dr. Hülya ALPER Giriş Bir Kur’ân yorumcusu olarak İmam Mâtürîdî’nin (ö. 333/944) kurduğu düşünce sistemi ve onun bir alt konusu teşkil eden insan anlayışı, İslâm felsefe ve kelâm geleneği içinde yer alan pek çok düşünce okulunda da görüldüğü gibi, Kur’ân-ı Kerîm merkezinde şekillenmiştir. Bu sebeple Mâtürîdî düşünce dünyasında, Kur’ân vahyine uygun bir şekilde insanın özel bir değeri ve yeri bulunmaktadır. Esasen vahyin bildirimleri doğrultusunda bütün bir İslâm düşüncesi içinde insana özel bir değer ve konum verildiği bilinen bir…

DEVAMINI OKU

Din ve Laiklik İlişkisi

Din ve Laiklik İlişkisi Prof. Dr. Ethem Ruhi FIĞLALI Din, ya da daha doğru bir kullanışla İslâm ve lâiklik son yıllarda gündemden bir türlü düşmeyen ve hakkında hemen hemen her kesim tarafından pek çok şey söylenen konuların başında gelmektedir. Bunun elbette olumlu ve olumsuz yanları vardır. Olumlu yarn bugüne kadar çoğunlukla son derece yüzeysel bir biçimde, sadece “dinle devletin ayrılması” ya da “din işleriyle devlet işlerinin ayrılması’’ yahut “din ve vicdan özgürlüğü” olarak takdim edilen lâiklik ile inşam süreklilik arz eden bir inanç ve ahlâk çizgisinde tutmak isteyen, değişme ve…

DEVAMINI OKU

İmam Mâturîdî de Akıl Vahiy İlişkisi Aklın Önceliği ve Vahyin Gerekliliği

İmam Mâturîdî de Akıl Vahiy İlişkisi Aklın Önceliği ve Vahyin Gerekliliği Prof. Dr. Hülya ALPER ÖZ Akıl ile vahiy arasındaki irtibatın nasıllığı problemi, İslâm düşünce tarihi boyunca ele alınan en temel ve aynı zamanda en önemli meselelerden birini teşkil etmektedir. Bu sebeple tarih boyunca şekillenen düşünce okullarını, birbirlerinden farklı kılan ana özelliklerden biri de akıl ile vahiy arasındaki ilişkiyi algılama biçimleridir. Dolayısıyla bütün ekolleri bu konudaki yaklaşım şekillerini ölçü alarak tasnif etmek mümkündür. Burada Mu‘tezilî ve Selefî düşünce iki farklı uçu temsil ederken, makelede açıklanacağı üzere İmam Mâturîdî tarafından geliştirilen…

DEVAMINI OKU

Mâtüridî’ye Göre Din-Şeriat Ayırımının Felsefî Temelleri

matüridi ye göre din şeriat ayırımının felsefi temelleri - hanifi özcan

Mâtüridî’ye Göre Din-Şeriat Ayırımının Felsefî Temelleri Prof. Dr. Hanifi Özcan Başlıktan da anlaşılabileceği gibi, aslında burada ayrıntılı olarak din-şeriat ayırı­mından değil[1], tam tersine bu ayırımın dayandığı felsefî temellerden söz edilecektir. Bir şeyin felsefî temelleri üzerinde durmak demek, onun, o anda ne şekilde bulunuyorsa o hâl üzere olmasını sağlayan ilkelerin tespit edilmesi demektir. Bu da, ancak onun dayandığı teorik ve “zihnî yapı’nın, yani “fikrî zemin”in açığa çıkarılıp felsefî değerinin ortaya konulmasıyla mümkün olur. Burada yer alan “zihnî yapı” ve “fikrî zemin”; insanın bir düşünceyi ve buna bağlı olarak bir fiili ortaya…

DEVAMINI OKU

Peygamber Sonrası Hayata İntibak ve İslâm Toplumunda Yaşanan Süreç

Peygamber Sonrası Hayata İntibak ve İslâm Toplumunda Yaşanan Süreç - israfil balcı

Peygamber Sonrası Hayata İntibak ve İslâm Toplumunda Yaşanan Süreç Prof. Dr. İsrafil BALCI ÖZET Bu makalede Hz. Muhammed’in vefatı sonrası ortaya çıkan sorunlardan hilafet ve irtidat konusu ele alınarak bu iki meseleyle ilgili İslâm toplu- munun peygamber sonrası yaşama intibakı sırasında geçirdiği süreç in- celenmiştir. Bu çerçevede hilafet meselesinde daha çok kabileler arası dengeler ve Cahiliye döneminin kalıntısı olan kabile asabiyeti gibi unsurların etkili olduğu görülürken, irtidat olayında dini kaygıların yanı sıra daha çok ekonomik merkezli hesapların ve yorum farklılıklarının etkili olduğu görülmektedir. Sonuçta biraz sıkıntılı ve çalkantılı da olsa…

DEVAMINI OKU

Matüridî’nin Düşünce Sisteminin Önemi

matüridinin düşünce sisteminin önemi hanifi özcan

Matüridî’nin Düşünce Sisteminin Önemi Prof. Dr.Hanifi Özcan Mâtüridî’nin topyekûn düşüncesini bir “sistem” olarak ele almak, ya da onu bir sistem olarak görmek demek; onun din alanındaki çeşitli görüşlerinin, belli bir amacı gerçekleştirmek üzere birbiriyle uyumlu ve birbirine bağlı bir örgüve buna dayanan dînî bir öğreti oluşturduğunu ileri sürmek demektir. Bu öğretinin temelinde birbirine sıkı sıkıya bağlı bir ilkeler bütünü yer almaktadır. Bu bütünü oluşturan başlıca unsurlar “akıl”, “vahiy”, “sünnet”, “örfve âdetler”dir. Bir başka deyişle, onlar, bir bakıma, bu sistemin temel öğeleri ve onun zorunlu bileşenleridir. Mâtüridî’nin düşünce sisteminde bu bileşenler…

DEVAMINI OKU

“İmamlar/Halifeler Kureyş’tendir” İddiasının Kritiği

imamlar halifeler kureyştendir iddiasının kritiği - israfil balcı

“İmamlar/Halifeler Kureyş’tendir” İddiasının Kritiği Prof. Dr. İsrafil BALCI Bu makale, Sakîfe’deki başkanlık müzakereleri sırasında Ebû Bekir tarafından söylendiği iddia edilen “İmamlar Kureyş’tendir” sözünün Hz. Peygamber tarafından söylenip söylenmediğini ele almaktadır. Sünnî gelenekte başkanın/idarecinin Kureyş’ten olması gerektiği iddiası, Şia’nın İmamet doktrinine alternatif olarak üretilip Emevîler döneminde hadîs formuna sokulmuş ve kaynaklara girmiştir. Şiî gelenek idareciliği İmâmet olarak niteleyip bunun Ehl-i Beyt’e ait bir hak olduğunu iddia ederken, Emevîler döneminde Ehl-i Beyt yerine Kureyşîlik kavramı kullanılmış, Abbâsîler döneminde ise imâmet yerine hilafet tanımlaması kullanılarak, yöneticinin/halifenin Kureyş’ten olması gerektiği iddiası temellendirilmiştir. Halifelik makamı…

DEVAMINI OKU

Matüridi Günümüze Ne Söyler ?

matüridi günümüze ne söyler mustafa said yazıcıoğlu

Matüridi Günümüze Ne Söyler ? Prof. Dr. Mustafa Said Yazıcıoğlu İslam dünyası Emevi saltanatı ile farklı bir yöne evirilmiş, din ile siyaset iç içe girerek bir eksen kayması yaşanmıştır. Buna rağmen 8-12. Yüzyıllarda Orta Asya’da önemli bir medeniyet yaşanabilmiştir. Serbest düşünce ortamı ve ifade hürriyetinin hâkim olduğu bölgede Harezmî, Farabi, İbni Sina, Biruni gibi filozof ve bilginler, Matüridi gibi din âlimleri bu ortamın oluşmasında kilit roller üstlenmişlerdir. Daha sonra bu parlak medeniyet çeşitli iç ve dış nedenlerle sönmüş ve kendini tekrar ederek yeniliklere kapanmıştır. O dönemin etkili düşünürlerinden olan ve…

DEVAMINI OKU

Mâturîdî Âlimlere Göre İlhamın Bilgi Kaynağı Olması Sorunu

ahmet ak - Mâturîdî Âlimlere Göre İlhamın Bilgi Kaynağı Olması Sorunu

Mâturîdî Âlimlere Göre İlhamın Bilgi Kaynağı Olması Sorunu Prof. Dr. Ahmet AK Özet Hanefi-Mâturîdî âlimlere göre ilham, nazar ve istidlale başvurmadan kalbe gelen bilgidir. Bu bilgi Allah’ın rahmetinden lütfünden olduğu gibi şeytanın vesvesesi ve nefsin hevâsından kaynakla­nabilir. Nitekim Şems Suresi 8. ayette insana gelen ilhamın “fücur” da takva da olabileceği açıkça beyan edilmektedir. Bu sebeple ilham yolu ile elde edilen bilgi doğru da olabilir, yanlış ta olabilir. Ayrıca kalbe gelen bilginin rahmânî mi şeytanî mi olduğunu kesin olarak bilmek de mümkün değil­dir. Bundan dolayı Mâturîdî âlimlere göre ilham, zan ifade…

DEVAMINI OKU

Mürtekib-i Kebîre Bağlamında İmam Mâturîdî’nin Hâricîlere Yönelttiği Eleştiriler

Mürtekib-i Kebîre Bağlamında İmam Mâturîdî’nin Hâricîlere Yönelttiği Eleştiriler - Prof Dr Ahmet Ak

Mürtekib-i Kebîre Bağlamında İmam Mâturîdî’nin Hâricîlere Yönelttiği Eleştiriler Prof. Dr. Ahmet AK Günahları çeşitli açılardan ele alan Mâturîdî, onları, sadece büyük ve küçük günahlar diye ikiye ayırmakla kalmamış; aynı zamanda onları, cezayı müeyyide bakımından Allah’ın gazabını gerektiren ve gerektirmeyen; itikadi günahlar ve fiili (amelî) günahlar olmak üzere ikiye ayırmıştır. Ayrıca o, büyük günah işleyenin âhiretteki durumu hakkında Hâricîler’in görüşlerinin yanlışlığını ve birbiriyle çeliştiğini savunmuştur. Mâturîdî’nin eserlerinde eleştirdiği Hâricîlerin, Ezarika gibi aşırı şiddet yanlısı Hariciler olduğu anlaşılmaktadır. Maturidi, söz konusu Haricilerin mürtekib-i kebîre ile ilgili görüşlerini isabetli bulmamış ve onların görüşlerini…

DEVAMINI OKU

Hacı Bektaş Veli Öğretisinin Kaynağı Maturidilik

hacı bektaşi veli öğretisinin kaynağı maturidilik

Hacı Bektaş Veli Öğretisinde İtikadi Unsurların Menşei Sıddık KORKMAZ Giriş Hacı Bektaş Velî öğretisindeki itikadi unsurların İslam inancından kaynaklandığı herhangi bir tartışmaya gerek duyulmayacak derecede açık ve netir. Bu unsurlar; İslam dininin temelini oluşturan tevhide dayalı Allah inancı, Kur’an-ı Kerim’i insanlığa tebliğ etmekle görevli olan Hz. Muhammed’in peygamberliğine dayalı Nübüvvet ve bütün insanların öldükten sonra yeniden dirilecekleri, iyilerin iyilikleri ile ödüllendirileceği, kötülerin de kötülükleri ile cezalandırılacakları ilahî mahkeme anlamına gelen ahiret inancı olarak özetlenebilir. Çalışmamızda gelenek hâline gelmiş ve âmentü esasları arasında sayılan Kur’an, melekler ve kader konusu temel inanç…

DEVAMINI OKU

Taassuba Dayalı Din Anlayışı Karşısında Ebu Hanife Örneği

taassuba dayalı din anlayışı karşısında ebu hanife örneği

Taassuba Dayalı Din Anlayışı Karşısında Ebu Hanife Örneği Prof. Dr. Mehmet Zeki İŞCAN İslâm düşüncesinde akılcı din anlayışının temsilcilerinden biri olan Ebu Hanife’nin en önemli özelliği, özgül kültürlerin ötesinde evrensel bir İslâm tanımını kabul etmesidir. Ebu Hanife bu yüzden dinin temel ilkelerine vurgu yapmış, olgudan hareket eden bir metot benimsemiş ve bunlar üzerine sistematik aklı koymuştur. Organik bir sosyalleşmeden mekanik ve sıralanmış bir sosyalleşmeye geçişin hissedilebilir izlerinin bulunduğu zaman kesitlerinde, toplumun organik formuyla dini özdeş görme eğilimi kendisini österebilmektedir. Zira değişim dönemlerinde din, kitlenin varoluşsal ilgilerini açıklama hüviyetine bürünmektedir. Başka…

DEVAMINI OKU

İslam Mezhepleri Tarihçisi Prof. Dr. Hasan Onat Hatıratı (1957-2020)

İslam Mezhepleri Tarihçisi Prof. Dr. Hasan Onat Hatıratı (1957-2020) Dr. İsmail Akkoyunlu Hasan Onat ve İslam Mezhepleri Tarihi Merhum hocamız Prof. Dr. Hasan Onat’ın hayatını bir disiplin olarak İslam Mezhepleri Tarihi’ne adadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hocamızın hayattaki temel hedeflerinden biri, geçmişi İslam düşünce tarihinin ilk dönemlerine kadar uzanan, kavramları, kaynakları ve yöntemiyle kendine özgü bir yer edinmiş bulunan İslam Mezhepleri Tarihi’nin günümüzde ve gelecekte hak ettiği değeri görmesiydi. İslam düşünce tarihinin ve ilim geleneğinin siyasî-itikadî İslam mezhepleri zeminindeki çok sesliliğini bizlere sunan bu disiplin, Hasan Onat hocamız açısından güncel gelişmeler bakımından…

DEVAMINI OKU

İnsanın Hilafet Misyonu Ve M. İhsan Oğuz’un Eşariyyenin İnsan Tasavvuruna Yönelttiği Eleştiriler

eşariyye eleştirisi

İnsanın Hilafet Misyonu Ve M. İhsan Oğuz’un Eşariyyenin İnsan Tasavvuruna Yönelttiği Eleştiriler Prof. Dr. İbrahim Coşkun İnsanın yaratılış sebebi, Allah’a kulluk ekseninde yeryüzünü imar etmesi, hazır olmayan nimetleri hazır hale getirmesidir. Bu konum, insanın ilerlemesini, olgunlaşmasını ve kâinattan devşirdiği nimetlere ulaşmasını, aynı şekilde ahirette de sevaba nail olmasını sağlayan ve mükellef olmanın dayanak noktasını oluşturan akıl, idrak, irade ve kudret gibi özelliklerle donatılmış olmasındandır. Onun halife kılınmasının anlamı da budur. Hilafet/Niyabet, ya aslın yokluğundan ya ona yardımcı olmaktan ya onun aczinden veya bunların hiç biri olmadığı halde, sırf asilin(Allah) naibine(insan)…

DEVAMINI OKU

Deist Eleştirilere Karşı İmam Maturidi’nin Nübüvvet Savunusu

Deist Eleştirilere Karşı İmam Maturidi’nin Nübüvvet Savunusu Prof. Dr. İbrahim Arslan Maturidî, ne dini akla indirgeyen Berahime’nin deist tutumuna ne de dini salt vahye indirgeyen selefî anlayışa katılmıştır. O, Mu’tezile kelamının ayırt edici özelliği olan akıl ile vahyin birbirini tamamlayan bütünlüğüne yaklaşan bir perspektif kullanmış; ‘aklın kendine yettiği’ ve ‘nübüvvetin akıl ile çeliştiği’ yönündeki Berahime çevresinin iddialarını ise indirgemelerle ve insan gerçekliğiyle örtüşmediği için eleştirmiştir. Sonuç olarak o, nübüvveti, aklın delalet alanı içerisinde bir insanın ve ait olduğu toplumun hayata tutunmasının ‘değer’ otoritesi olarak; insanın yeterlilikleri ile gereksinimleri arasında yaşamın…

DEVAMINI OKU

Bir Terimin Arkeolojisi : Antisemitizmin Teolojik ve Politik Tarihi

Antisemitizm in Teolojik ve Politik Tarihi

Bir Terimin Arkeolojisi : Antisemitizmin Teolojik ve Politik Tarihi Doç. Dr. Mustafa Selim YILMAZ Antisemitizm teolojik, psikolojik, sosyolojik ve politik boyutları olan çok yönlü ve karmaşık bir terimdir. Bu kavram bütün yönleriyle sadece Yahudiliği ilgilendiren bir fenomen değildir. Aksine ortaya çıktığı antik zamanlardan bugüne küresel bağlamda doğru anlaşılması gereken bir kavramdır. Özellikle modern dünyanın şekillenmesinde etkin olan Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlığın karşılıklı ilişkilerinin tarihsel sürecinin birlikte okunarak değerlendirilmesi, önem arz eden bir husustur. Aynı zamanda ifade etmek gerekir ki kavramlar yaşayan organizmalar gibidir. Dolayısıyla antisemitizmin yaşam öyküsü değerlendirilirken özüne ilişkin…

DEVAMINI OKU